Uzman Analizleri

Uzun Vadeli Yatırımda Hisse Seçerken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Uzun Vadeli Yatırımda Hisse Seçerken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Google News Icon Takip Et

Merhaba sevgili Midaslılar!

Geçtiğimiz yazılarda finansal özgürlüğe ulaşmak için tasarrufun yanı sıra yatırım getirisinin de ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştık. Ayrıca yatırımda vade kavramını, aktif ve pasif yatırım stratejilerini inceledik. Ülkemizde aktif yatırımın daha yaygın olduğunu ve hisse seçiminin getirileri ne kadar çok etkilediğini, uzun vadede birkaç hissenin portföyü sırtlayıp götürebileceğinden bahsettik. Bu yazıda kendi portföyümde de uygulamaya çalıştığım hisse senedi seçim kriterlerimi maddeler halinde açıklamaya çalışacağım. 

Öyleyse başlayalım.

Uzun yıllar ortağı olacağımız şirketlerin hisselerini alırken diğer yatırımlarımızda olduğu gibi ince eleyip sık dokumalıyız. Nasıl ki bir gayrimenkul ya da araç alırken haftalar hatta aylar boyunca araştırma yapıyor, emlakçıların kapısını aşındırıyorsak hisse senedi seçerken de benzer hassasiyetleri göstermemiz gerekiyor. En azından almayı düşündüğümüz şirketlerin faaliyet raporlarını okumalı, geçmiş kârlılıklarını ve çarpanlarını incelemeli, sektörün gidişatını ve şirketin sektör içindeki konumunu gözden geçirmeliyiz. 

Birazdan kendi kriterlerimi belirteceğim fakat bu kriterlerin tamamını geçen ve ucuz olan şirket sayısı çok az olabilir. Bu durumda kendinize göre en az önemli olan kriterden başlayacak şekilde birkaç tanesini esnetebilirsiniz. Bazı durumlarda özellikle döngüsel şirketlerin kısa vadede rasyoları bozulabilmekte ya da tüm piyasayı etkileyen bir durumda kârlılık geçici olarak düşebilmektedir. Önemli olan şirketlerin uzun vade planlarını ve vizyonunu anlamak, buna göre yatırım yapmaktır.

Hisse senedi alım kriterlerim,

🎯 Şirket kurumsal yapıya sahip olmalı ve mümkünse kâr paylarında imtiyaz olmamalıdır.

Kurumsallık kişiden kişiye göre değişebilen bir kavram olsa da burda kastettiğim kâr dağıtımında, ücret politikasında ve genel kurulda imtiyazlı payların olup olmaması, yöneticilerin huzur hakkı alıp almadığı, alıyorsa yıllık net kârın ne kadarına karşılık geldiği gibi birkaç parametreden oluşuyor. Bunların hepsine birer not vererek şirketlerin kurumsallığını 10 üzerinden puanlayabilirsiniz.

🎯 Şirket sektöründe yüksek pazar payına sahip olmalı ya da pazara giriş bariyeri yüksek olmalıdır.

Bu, oldukça önemsediğim bir parametre. Özellikle doğal kaynakların üzerine kurulmuş, dolayısıyla maliyet avantajına sahip olan şirketlere yatirim yapmayi seviyorum. Örneğin Alkim Kimya; Konya, Afyon ve Ankara’da sodyum sülfat tesislerini doğal alkali tuzlar ve glauberit madenleri içeren bir bölgede konumlandırmıştır. Bu nedenle ciddi oranda hammadde ve nakliye avantajına sahiptir. Ayrıca sektöre giriş bariyerinin yüksek olması halihazırda o sektöre büyük yatırım yapmış şirketlerin lehine olan bir durumdur. Bunun en güzel örneği Tüpraş ya da Petkim olabilir. Yeni bir rafineri kurmanın ne kadar maliyetli olduğu tartışılmaz. Bu şirketlerde dönem dönem marjlar dalgalansa da uzun vadede maliyet iyileştirici yatırımlarla birlikte sektöre yeni girişler zor olduğu için şirket pazar payını daha da artırabilmektedir. 

Bunun yanında bazı şirketler sahip oldukları patent vb. maddi olmayan duran varlıklara olduklarında bu da pazara girişte önemli bir bariyer olabilmektedir. Özellikle ilaç şirketlerinde patent süreleri boyunca oldukça yüksek seyreden kârlılık patent süresi dolduktan sonra ilacın eşdeğerleri çıkmaya başladığında düşebilmektedir. 

Benzer şekilde şirketin sattığı ürünün alternatifleri azsa ya da sattığı şirketlerle özel anlaşmaları varsa bu da pozitif etki yaratabiliyor. Buna örnek Tofaş’ın al ya da öde anlaşması ya da Aselsan’ın ağırlıklı olarak devletle iş yapmasından dolayı ödemelerinin garanti olmasi sayılabilir.

🎯 Özsermaye kârlılığı (ROE) ve yatırılan sermaye kârlılığı (ROIC) beklenen enflasyonun üstünde olmalıdır.

Şirketin toplam varlıklarından toplam borçlarının çıkarılması ile özsermaye elde edilir. Özsermaye kârlılığı ise yıllık net kâr/özsermaye formülüyle hesaplanmakta ve şirketin özsermayesine oranla ne kadar kâr edebildiğini göstermektedir. Şirketin özsermayesinin güçlü olması borçlanma ihtiyacı olmadan yatırımlarını finanse edebilmesini sağlar. Özellikle borçlanma maliyetlerinin yüksek olduğu dönemlerde özsermaye kârlılığı önem kazanmaktadır.

ROIC de benzer şekilde bir kârlılık parametresidir. NOPAT/Yatırılan Sermaye formülüyle hesaplanır.

NOPAT (Net operating profit after tax)=Brüt kâr-operasyonel giderler-vergi

Yatırılan Sermaye= Net işletme sermayesi-nakitler+maddi duran varlıklar olarak ifade edilmektedir.

🎯 5 yıllık ortalama satış büyümesi ortalama enflasyonun üzerinde olmalıdır.

Hasılat büyümesi, şirketin kâr marjları sabit ise kârını aynı oranda artırması anlamına gelir. Bu rakamın da enflasyonun üzerinde olmasını istiyorum. Genellikle 5 yıllık ortalamaya baksam da, bazen şirketlerin satış oranları çok fazla artmayıp marjları da iyileşebilir. Bu durumda faaliyet kârı büyümesine bakmak gerekir. Şirket bazen yeni ve daha kârlı bir ürün segmentine geçip brüt marjını geçmişe göre artırabilir. Bu durumda adetsel satışların artmasına bakmadan marjları artıran sebebi araştırıp bulmaya çalışıyorum.

🎯 Cari oran en az 1, kaldıraç oranı en fazla %80 olmalıdır.

Cari oran, şirketlerin borçluluklarını takip edebileceğimiz bir orandır. Kısaca, dönen varlıkların kısa vadeli yükümlülüklere oranını gösterir. Agresif büyüyen ve dış finansman kullanarak yatırım yapan şirketlerde genelde bu oran 1’e yakın hatta 1’in altında olabilir. Bu durumun uzun süre devam etmesi şirketin faiz yükünün altında ezilmesine ve serbest nakit üretememesine yol açar. Çok fazla borcu olan şirketler, olası faiz artışlarında finansman giderleri artacağından zorluk yaşarlar.

Kaldıraç oranı da şirketin toplam borcunun toplam varlıklara oranını göstermektedir. Bu oranın 80%’in üzerinde olması şirketin özkaynaklarının zayıf olduğunu ve borçluluğunu iyi yönetemediğini gösterebilir.

🎯 Temettü dağıtma oranı %30-60 arasında olmalıdır.

Bu konuda finans literatüründe bir konsensüs olmamakla birlikte temettüsü büyüyen hisse yatırımcıları tarafından tercih edilen nakit temettü dağıtma oranları genellikle 30%-60% arasındadır. Eğer şirket yıllık kârının 60%’ından fazlasını dağıtıyorsa yatırımlara daha az kaynak ayıracağından dolayı uzun vadede büyümesi daha düşük olacaktır. Bununla birlikte agresif büyüme dönemindeki şirketler bir veya birkaç yıl kâr dağıtımına ara verebilirler. Her yatırımcı bu durumları istisna bırakacak şekilde kendi planını yapmalıdır.

Sonuç 🔎

Bu makalede uzun vadeli bir yatırımcı olarak hisse senedi seçerken göz önüne aldığım kriterleri anlatmaya çalıştım. Giriş bölümünde de bahsettiğim gibi bu kriterlerin hepsini karşılayan bir şirket bulmak oldukça zor olabilir. Bu durumda bu kriterlerin bir veya birden fazlasının esnetilerek ya da istisnalar uygulanarak hesaplama yapılması doğru olacaktır.

Bir başka göz önüne alınması gereken husus ise yukarıdaki kriterlerin hiçbirisinin bir ucuzluk kriteri olmadığıdır. Bunların hepsi bir işletmenin ne kadar kaliteli ve karlılığı yüksek olduğunu  gösterir. Bir şirket ne kadar kaliteli ve yüksek karlılıkla çalışıyor olursa olsun, çok pahalı çarpanlarla fiyatlanıyor ise bu şirkete yatırım yapan kişi zarar edebilir. Dolayısıyla yatırımcıların hisse değerlemelerini kendilerinin yapması gerekmektedir. 

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,

Bay Tutumlu

Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı