ABD’de nisan ayında perakende satışların ekonomistlerin 0,4% artış beklentisine karşın beklenmedik şekilde sabit kalması, yüksek benzin fiyatlarının tüketici harcamalarını diğer mallardan uzaklaştırdığını gösterdi.
Bu durum, tüketici harcamalarında ivme kaybı olduğuna ve ekonominin genel sağlığı üzerinde endişelere işaret etti.
Peki, tüketim harcamalarının yavaşlaması Fed’in faiz kararları ve S&P 500 endeksi için ne anlama geliyor?
Detaylara inelim. 👇
Harcamalar Neden Yavaşladı?
Son açıklanan verilere göre yüksek benzin fiyatları, tüketicilerin harcamalarını zorunlu olmayan mallardan çekmelerine neden olmuş gibi görünüyor. Bu da genel olarak tüketicilerin lüks tüketimden uzak durma ve temel ihtiyaçlara yönelme eğilimini yansıtıyor.
Bu tür bir harcama modelinin yüksek enflasyonun tüketici üzerindeki baskıya ve buna bağlı olarak alım gücünün azalmasına neden olduğu belirtilebilir. Ayrıca, tüketicilerin daha çok online alışverişe yönelmesi ve belirli dönemlerde harcamaların öne çekilmesi gibi faktörler de perakende satış verilerini etkileyebiliyor.
Fed’in yüksek faiz politikasının özellikle kredi ile satın alınan büyük tüketim malları için talebi azalttığı söylenebilir. Yüksek faiz ortamı, tüketici harcamalarını zorlaştırarak perakende satışların artmamasına neden oluyor. Güçlü işgücü piyasası, yüksek enflasyon karşısında hanehalkının ekonomik baskılara direnmesine yardımcı olmuş olsa da işgücü piyasasının soğuma ihtimali piyasalarda yeni bir endişe kaynağı haline geliyor.
Bank of America Institute’un raporuna göre, nisan ayında düşük gelirli hanehalklarının harcama büyümesi yüksek gelirli hanelere göre daha fazla olmuş. Bu durum, gelir düzeyi düşük hanelerin ekonomik baskılara daha duyarlı olduğunu ve temel ihtiyaçlara yönelik harcamalarının devam ettiğini gösteriyor. Ancak, mülk sigortası maliyetlerindeki artış gibi ekonomik baskılar tüm tüketiciler için harcama alışkanlıklarını olumsuz etkileyebilir.
Özellikle otomobil ve benzin hariç perakende satışlar nisanda 0,3% düşüş gösterdi. Bu düşüş, tüketicilerin harcama tercihlerinde daha seçici davrandıklarını ve temel olmayan harcamalardan kaçındıklarını ortaya koyuyor.
Harcamaların Yavaşlaması ABD Ekonomisini Nasıl Etkileyebilir?
Çekirdek perakende satışlar, tüketici harcamalarının genel ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini daha net bir şekilde yansıtıyor ve bu alandaki düşüş, ekonomik büyümenin yavaşlayabileceğine işaret ediyor.
İlk çeyrekte tüketici harcamalarının yıllık bazda 2,5% artması, ekonominin genel büyüme hızını 1,6% seviyesinde tutmayı başardı. Ancak, nisanda perakende satışlar verisinin değişmemesi, ikinci çeyrekte ekonomik büyümenin bu ivmeyi koruyup koruyamayacağı konusunda belirsizlik yaratıyor.
Ayrıca, enflasyondaki soğuma, yüksek oranların ardından gelen bir rahatlama olarak görülse de Fed’in faiz oranlarını düşürmeye başlaması için yeterli bir gösterge olmayabilir.
Yavaşlayan perakende satışlar ve diğer ekonomik göstergeler, ekonomide bir yavaşlama olduğunu ve bu durumun Fed’in eylül toplantısında faiz oranlarını düşürme kararını destekleyebileceğini gösteriyor.
FedWatch’a göre, piyasa beklentisi de 49,3% ihtimalle eylül toplantısında Fed’in parasal gevşeme sürecine başlaması bekleniyor.
Yani, ABD ekonomisi perakende satışlardaki durgunluk, yüksek enflasyon ve artan faiz oranları gibi karmaşık bir süreçten geçiyor. Bu durum, S&P 500 ve perakende şirketlerinin hisseleri üzerinde de önemli etkilere sahip olabilir.
Bu Durum Hisse Piyasasını Nasıl Etkileyebilir?
Nisan ayında sabit kalan perakende satışlar, tüketici güvenindeki zayıflığın bir göstergesi olarak algılanarak S&P 500 endeksi üzerinde olumsuz bir baskı yaratabilir.
Eğer tüketici harcamalarındaki düşüş trendi devam ederse, bu durum yatırımcıların risk algısını artırabilir ve hisselere olan talebi azaltabilir.
S&P 500 endeksi, büyük ölçüde tüketici harcamalarına ve ekonomik büyümeye duyarlı şirketlerden oluştuğu için bu durum genel endeks üzerinde düşüş baskısı yaratabilir.
Ancak Fed’in ekonomik büyüme endişeleriyle faiz indirimlerine başlaması hisse senetlerini yatırımcıların gözünde daha cazip kılabilir. Öte yandan, Fed’in faizleri yüksek tutma olasılığı, özellikle faize duyarlı olan gayrimenkul, inşaat, otomotiv, beyaz eşya ve bankacılık/sigortacılık gibi sektörlerde yatırımcıları tedirgin edebilir. Yüksek kalmaya devam eden faiz oranları, finansman maliyetlerini artırarak şirketlerin kârlılıklarını olumsuz etkileyebilir.
Perakende sektörü hisseleri ise tüketici harcamalarıyla direkt ilişkili olduğu için verilerin zayıflama göstermesi sektör üzerinde olumsuz bir etki oluşturabilir. Özellikle lüks tüketimden kaçınma eğilimi ve temel ihtiyaçlara yönelik harcamaların artması, sektördeki farklı şirketlerin performansını değişik şekillerde etkileyebilir.
Dolayısıyla, gıda perakende gibi temel tüketim sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler bu durumda daha iyi performans gösterebilir. Çünkü bu şirketler, ekonomik durgunluk dönemlerinde bile istikrarlı bir gelir akışı sağlama potansiyeline sahip.
Sonuç olarak, nisanda perakende satış verisinin sürpriz bir şekilde sabit kalması, hem Fed’in faiz kararlarında hem S&P 500 endeksi üzerinde hem de perakende sektöründe faaliyet gösteren şirketler üzerinde belirgin etkiler yaratabilir.
Yatırımcılar, ekonomik verileri yakından takip ederek ve portföylerini uygun şekilde çeşitlendirerek bu tür piyasa dalgalanmalarına karşı kendilerini koruyabilir.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynak: Bloomberg, Yahoo Finance, Reuters, StockRover