FED, merakla beklenen yılın ilk faiz kararını açıkladı.
FED, beklentilere paralel şekilde artış hızında yavaşlamaya giderek 25 baz puanlık faiz artışı açıkladı! Böylece FED’in gösterge faiz oranı 4,50% – 4,75% aralığına geldi.
Enflasyonun kısmen gevşediğini ancak halen yüksek olduğunu belirten FED, devam eden faiz artışlarının uygun olacağı görüşünü yineledi.
Powell’ın konuşması devam ettikçe piyasaların nihai faiz oranına yönelik beklentisi 4,9%’un altına düştü. Piyasaların faiz artırımlarındaki kesintileri fiyatlamasıyla 2023 sonu faiz oranı beklentisi 4,4%’ün altına düştü.
Powell’ın Açıklamaları!
“Yaptığımız hızlı sıkılaştırma hamlelerinin tam etkileri yavaş yavaş hissedilmeye başlayacaktır.”
“Yeterli oranda “kısıtlayıcı para politikası” duruşuna sahip olabilmek adına faiz artırımlarında sürekliliğin uygun olduğunu düşünmeye devam ediyoruz.”
“Muhtemelen bir süre daha kısıtlayıcı para politikasını (faiz artırımları vb.) devam ettirmeye ihtiyaç duyacağız.”
“Enflasyonist risklere karşı hâlâ son derece dikkatliyiz. Enflasyon hâlâ hedefimizin çok üzerinde.”
“Enflasyonu düşürebilmek için muhtemelen trend altı bir ekonomik büyüme oranına girmemiz gerekecek.”
“Daha yavaş bir faiz artırım hızına geçmemiz (bkz: 25 baz puan) ekonomideki ilerlemeyi / değişimi daha net değerlendirmemizi sağlıyor.”
“Henüz faiz oranlarında hâlâ “yeterince kısıtlayıcı” bir noktada değiliz.”
“Henüz nihai faiz oranının kaç olacağı konusunda bir karara varmış değiliz. Şu anki verilerle mart ayındaki verilere bakmamız gerekiyor.”
“Enflasyona karşı bir zafer ilan etmemiz için çok erken.”
“Faiz oranlarını gereğinden fazla artırmayı biz de istemiyoruz.”
“Uzun bir aradan sonra ilk defa “dezenflasyon” sürecinin mal ve ürün kalemlerinde başladığını görebiliyoruz.”
“Para politikasında “uygun bir kısıtlayıcı duruşa” geçtiğimizi ancak birkaç faiz artırımı daha yaşandıktan sonra söyleyebiliriz.”
“FED, faiz artırımlarını duraklatıp sonra yeniden başlatmayı düşünmüyor.”
“Ekonomik aktivitelerde çok ciddi “gerilemeler olmadan” da enflasyonun %2 hedefine gerileyebileceğini düşünüyorum.”
“Ben ve çalışma arkadaşlarım bu sene içerisinde faiz artışlarında bir indirim öngörmüyoruz.”
Yumuşak Bir İniş?
Goldman Sachs, çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyonunun daha da azalarak yıl sonuna kadar %2,9’a düşmesini bekliyor. Goldman, oraya ulaşmak için FED’in Mart ve Mayıs aylarında faiz oranlarını tekrar 25 baz puan artırarak kilit oranı %5,25’e çıkaracağını öngörüyor.
Elbette herkes aynı fikirde değil. Bazıları FED’in gerektiği kadar zam yaptığını söylüyor ve enflasyondaki son yavaşlama, FED’in bu yıl faiz oranlarını indirebileceğini bile gösteriyor ki Powell bunun aksi yönde açıklamalar yaptı ne yazık ki. Ancak yine de FED’i anlayabilmek için FED’in ne söylediğinden çok ne yaptığına dikkat etmek gerekir.
Goldman Sachs, ABD ekonomisi konusunda Wall Street’teki çoğu bankadan daha iyimser. Bunun bir nedeni, faiz oranı artışının zamanlaması ile ekonomik büyüme üzerindeki fiili etki arasındaki “gecikme” hakkındaki düşünceleri. Bir ekonominin oran artışının tüm yükünü hissetmesinin ne kadar sürdüğünü kimse tam olarak bilmiyor ancak Goldman Sachs bunun insanların düşündüğü kadar uzun olmadığını belirtiyor.
İşte tam da bu nedenle, yatırım bankası, geçen yılın ilk yarısındaki oran artışlarının ekonomik etkisinin şu sıralarda zirve yaptığını ve muhtemelen bu yılın ikinci yarısında bir toparlanma olacağını düşünüyor.
Başka bir deyişle Goldman, ABD ekonomisinin resesyondan kaçındığını ve yumuşak bir inişin tadını çıkaracağını öngörüyor.
Şayet ABD ekonomisi, Goldman Sachs’ın tahmin ettiği gibi bir durgunluktan kaçınırsa ve Avrupa ile Çin ekonomileri büyümeye doğru ilerlemeye devam ederse, küresel hisse senetleri ve emtia görünümünün pozitif kalması için her türlü nedeni olacaktır. Yine de Powell bugün bizlere bunun için henüz daha erken olduğunu açık açık belirtti.
Sözlük
💸 Faizlerin Artması Neden Önemli?
Faiz oranlarını, verilen borç paranın fiyatı olarak düşünürsek, kredi (borç) çekmenin fiyatının artması hem bireysel harcamalarımız üzerinde hem de işletmelerin yeni yapacakları yatırımlar üzerinde etkiye sahiptir.
Faiz oranları arttığında, bankaların birbirinden aldıkları borç paranın fiyatı da artar. Dolayısıyla, bankalar da bu artışı hem bireysel hem de kurumsal müşterilerine yansıtarak verdikleri her türden kredinin faiz oranını artırırlar.
Kredi çekmenin maliyeti arttığında ise insanlar daha az kredi ve kredi kartı harcaması yaparak borçlanmalarını ve harcamalarını kısarlar. Daha az harcama yapılması da ekonomideki diğer bireylerin daha az para kazanması anlamına gelir. Aynı şekilde şirketlerin yapacakları yeni yatırımlar için çektikleri kredilerin maliyeti artacağından ötürü işletmeler yatırımlarını ve dolaylı olarak gelecekteki üretimlerini de kısmış olurlar.
Bunlara ek olarak faiz, “karşılaştırmalı olarak” daha risksiz bir yatırım olduğu için artan faiz oranları görece risksiz yatırıma olan talebi artırır ve ticari yatırımların azalmasına neden olur. Üretime dayalı reel yatırım veya hisse senedi aracılığıyla şirket ortaklığına dayalı yatırımlar yerine, daha kolay getiri sağlayan faiz tercih edilmeye başlanır. Üretimin ve yatırımların azalması, ülke ekonomisi için hem daha az iş imkânı hem de daha az gelir kaynağı demektir.
🤷🏼♀️ Faiz Neden Artırılır?
Faiz artırmak bu kadar kötü bir şeyse, neden faizler artırılır? Aslına bakarsak, parasal genişlemenin ve hızlı bir ekonomik büyümenin hedeflendiği bir zamanda faizlerin artırılması tercih edilmese de kimi zaman faizlerin artırılması ülke ekonomisinin sağlığı için bir gerekliliktir.
⚠️ Faizlerin uzunca bir süre düşük kaldığı, ekonomideki parasal teşviklerle enflasyonun yükseldiği, yerel para biriminin değer kaybettiği ve ekonominin ısındığı bir ortamda, faizlerin artırılması enflasyonla mücadelede en önemli araçlardan biri haline gelir.
Günümüz ABD’si buna en güzel örneklerden biridir. Pandemi dönemiyle faizleri 0-25% aralığına çekip uzunca bir süre bu aralıkta bırakan FED, varlık alımlarını hızlandırarak ekonomiye para enjekte etmiş ve ABD ekonomisini canlandırmıştı.
- Varlık alımları ne demek? Halktan borç para almak için verilen borçlanma senetlerinin halktan para karşılığında geri satın alınmasıdır. Borçlanma senetleri FED’e geri dönmüş, halka da yeni basılan dolarlar verilmişti.
- FED bu geri alımlarını durdurarak ekonomiye daha fazla para enjekte edilmesini engellemeyi planlıyor.
FED’in bu genişlemeci politikaları sonucunda ABD’de enflasyon son 41 yılın zirvesine çıktı. Bu yüzden FED, 2022 yılı boyunca faizleri artırmayı ve varlık alımlarını durdurmayı planlayarak enflasyonla mücadele etmeye çalıştı. Peki, bu mekanizma nasıl işliyor?
FED Faiz Artırırsa Ne Olur?
Yukarıda da faizin öneminden bahsettiğimiz gibi, faizlerin yükselmesiyle birlikte ekonomideki yüksek harcamalar ve borçlanmalar azalma eğilimine girer. Ürün ve hizmetlere olan talebin azalması ise fiyatlarının da düşmesi veya sabit kalması yönünde baskı oluşturur.
Faiz oranlarının artması, aynı zamanda risksiz yatırımın getirisini de artırır.
Bireyler ve kurumlar birikimlerini hisse senedi gibi daha yüksek riskli yatırım araçları yerine, daha düşük riskli faiz ve türevi yatırım araçlarına kaydırır. Böylece borsaya olan talep azalırken dolaşımdaki para miktarı banka kasalarına gireceği için enflasyon da azalma eğilimine girer. Yurt dışındaki yatırımcılar arasından yüksek faizden yararlanmak isteyenleri de ülkeye çekerek ülkedeki döviz miktarını artırır.
Enflasyonun azalması ve ülkedeki dövizin artması ise yerel para biriminin diğer para birimleri karşısında değer kazanmasına yardımcı olur.
📌 FED noktasında ise bu, ABD Doları’nın özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimleri karşısında değer kazanmasına yardımcı olur.
ABD Doları’nın değeri genellikle “DXY Endeksinden” takip edilir. ABD Doları’nın, endeksin içerisinde bulunan 6 para birimi karşısındaki değerini gösterir. Bu para birimleri: Avro (EUR), Japon Yeni (JPY), İngiliz Poundu (GBP), Kanada Doları (CAD), İsveç Kronu (SEK) ve İsviçre Frankı (CHF)’dır.
Yüksek faizin ülkeye getirdiği yabancı yatırımcıların uzun vadede hisse senedi veya yatırım fonu gibi yerel para cinsinden yatırım araçlarına da ilgi gösterme ihtimali vardır.
Geçmişte FED Faizleri Borsaları Nasıl Etkiledi?
ABD Merkez Bankası FED, faiz oranlarını artırdığında, Amerikan Doları’na yönelik “yatırım talebi” de artmaya meyillidir. Amerikan Doları daha fazla faiz getirisi sunacağı için uluslararası yatırımcılar ellerindeki yabancı döviz varlıklarını Amerikan Doları’na çevirmeye meyilli olabilirler.
Bunun sonucu olarak da Amerikan Doları diğer ülke para birimlerinin karşısında değer kazanırken, özellikle Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin para birimleri değer kaybetmeye meyilli olur.
📉 Örneğin; FED faizlerinin 1,75% seviyesinden 2,50%’ye yükseldiği 2018 senesinde “Gelişmekte Olan Ülkelerin Para Birimleri Endeksi”ne bakacak olursak;
Kırmızı çizgilerle işaretlenen faiz artırımlarının ardından para birimlerinin değerlerinin düştüğünü görürüz.
📈 ABD Merkez Bankası FED’in faizleri 2,50%’den tekrar 1,75%’e düşürdüğü 2019 senesinde ise;
Kırmızı çizgilerle işaretlenen faiz artırımlarının ardından para birimlerinin değerlerinin düştüğünü görürüz.
📉 Faiz oranlarının hisse senedi piyasaları üzerindeki etkisini ise S&P 500 endeksinin faiz oranları artırımlarına verdiği tepkilerden incelersek;
2018 senesinde FED’in faiz artırımlarını gerçekleştirdiği günün ardından endeks kısa vadede değer kaybetse de ilerleyen günlerde yükselişe geçmiş. 📈
📉 Yine aynı şekilde, faizlerin indirildiği 2019 senesinde ise;
Faiz indirimlerinin ardından endeks 2 kere düşüş, 1 kere de yükseliş yaşamış. Takip eden günlerde ise yine yükselişe geçmiş. 📈
- Öte yandan, faiz artışının etkileri sektörlere göre değişkenlik de gösterebilir. Yüksek faiz oranlarından fayda sağlayabilecek şirket ve sektörlere göre, FED’in kararı yatırımcılar açısından hisse senedi özelinde önem kazanır.
🔍 Peki, ya Sektörler?
🏦 Finans sektörü, ana gelir modeli olarak faize dayandığı için faizlerin artması banka ve finans kuruluşlarının verdikleri kredilerden daha fazla gelir kazanmaları anlamına gelir.
⚡️ Enerji sektörü, yüksek enflasyon maliyetini kullanıcıların faturalarına yansıtabildiği ölçüde gelirlerini artırabilir. Yükselen bir enflasyon beklentisi de faiz oranlarını yükseltebilir.
- Düşük faiz oranları, borç paranın maliyetini düşüreceği için borçlanmalar ve harcamalar artabilir. Bu da yüksek enflasyon oluşturur.
📉 Neden faizlerin artması Tesla, Nvidia, Google veya AMD gibi hisseleri etkiliyor?
Nvidia (NVDA), Apple (AAPL), Microsoft (MSFT) veya Tesla (TSLA) gibi kasasına para giren büyüme şirketleri ve Rivian (RIVN), Airbnb (ABNB) veya Snapchat (SNAP) gibi zarar eden şirketlerin hisse senetleri fiyatlanırken, “şu anda kazandıkları” para değil, “gelecekte kazanmaları beklenen” para göz önüne alınır.
- İşte tam olarak bu yüzden bazı şirketler zarar etmelerine rağmen yüksek fiyatlanırken, bazıları da mevcut kazançlarının 60-70 katı üzerinden fiyatlanırlar.
📌 Gelecekteki paranın değeri ise faiz oranlarından direkt olarak etkilenir.
Faiz ve büyüme hisseleri arasındaki ilişkiyi, “time value of money” yani “paranın zaman değeri” dediğimiz kavram ile açıklayabiliriz. Şöyle düşünelim: Biri gelse ve sana “1 milyon doları şu anda mı istersin yoksa 1 sene sonra mı?” diye sorsa, nasıl cevap verirdin? Tabii ki o parayı şu anda almak istediğini söylerdin. Hepimiz aynı cevabı verirdik.
Bu kararımız mantıksal sebeplerle alınmış olsun ya da olmasın, finansal olarak kesinlikle doğru bir karar olurdu. Çünkü şu anda aldığımız 1 milyon doları finansal bir enstrümanda değerlendirdiğimizde belirli bir yıllık getiri ile elimizdeki parayı artırabiliriz.
- Örnek olarak, yıllık 5% getiriden 50 bin dolar elde edebiliriz. Bu ise, “şu anki” 1 milyon doların değerinin, “1 yıl sonraki” 1 milyon doların değerinden 50 bin dolar daha fazla olduğunu gösterir.
Kilit nokta da işte tam buradadır. Getiri oranı ne kadar yükselirse, “gelecekteki paranın” değeri de “şu an”a oranla o kadar düşer. Bu getiri 10% olsaydı, gelecekteki 1 milyon dolar şu anki 1 milyon dolara kıyasla 100 bin dolar, 20% olsaydı da 200 bin dolar daha az değerli olurdu.
İşte faiz oranlarının artması yani faizin kazandırdığı yüzdelik miktarın artması, Tesla veya Nvidia gibi büyüme hisselerinin gelecekte kazanmaları beklenen paranın değerini düşürür. Bu ise hisselerin fiyatlamalarını etkileyerek değer kaybetmelerine yol açar.
🤿 Derine Dal: Büyüme hisselerine uygulanan bu değerleme yöntemine “Future Cash Flow” yani “Gelecekteki Nakit Akışı” adı verilir. Bu değerden, belirlediğimiz yıllık getiri oranını (yukarıdaki örnekte 5%’ti) düştüğümüz zaman, “Discounted Future Cash Flow” değerini, yani gelecekteki paranın değerinden, yıllık getirinin düşülmüş halini buluruz.
- Bu değer, yatırım yaptığımız şirketin gelecekte kazanacağı paranın değerini “en net” şekilde bize gösterir. Bu hesaplama yönteminde kullanılan yıllık getiri oranı ise genellikle ABD 10 yıllık tahvil faiz oranıdır.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı