Portföyünü, yatırım dünyasının zengin bahçesindeki bir tohum olarak düşün. Nasıl ki bir tohum, çeşitli bitkilerin bir araya geldiği verimli bir toprakta en iyi şekilde büyüyüp gelişirse, yatırımların da çeşitliliğin gücünden en iyi şekilde faydalanabilir.
İşte bu çeşitlilik odaklı büyüme için hem Borsa İstanbul hem de ABD borsalarındaki yatırımlarını, borsa yatırım fonlarının güvenli ve çeşitli dünyası ile destekleyebileceğini biliyor muydun?
Yatırım fonları, halktan topladıkları paralar karşılığı; hisse senedi, tahvil gibi sermaye piyasası araçlarından ve kıymetli madenlerden oluşan portföyleri yönetirler. Her bir yatırımcı, fonun sahip olduğu portföyün bir kısmını temsil eden katılma payını alarak fon portföyüne ortak olur. Bir fon yatırımcısı yerli/yabancı hisse senetlerine yatırım yapan fonlardan, borçlanma araçlarına, kıymetli madenlere, faize dayalı olmayan yatırım araçlarına ve hatta yine başka fonlara yatırım yapacak şekilde portföyünü çeşitlendirilebilir.
Günümüzde fon türleri yatırımcılar için öyle çeşitli alternatifler sunuyor ki anapara koruması sağlayan veya belirli vadede garantili geri ödeme sunan fonlara kadar pek çok ihtimal var. Fon türlerindeki bu çeşitlilik, bahçendeki bitkilerin farklı mevsimlerde ve koşullarda farklı performanslar sergilemesine benzer. Bazıları güneşli günlerde, bazıları ise yağmurlu dönemlerde daha iyi büyür. Yani sen de fon yatırımların sayesinde, her türlü hava koşulunda bahçenin yeşil kalmasını sağlayabilirsin.
Bu çeşitlilik öyle önemlidir ki yalnızca yükselişlerde değil piyasa dalgalanmaları yaşanırken de adeta bir tampon görevi görür ve yatırımcıların sermayelerini korumalarına yardımcı olur. İşte bu yüzden fon yatırımları, risk yönetimi stratejilerinin bir parçası olarak görülebilir. Yatırımcılar, fonlar arasında seçim yaparak risk toleranslarına ve finansal hedeflerine uygun yatırımları seçebilirler. Bu noktada fonun riskini ifade eden 1 ile 7 arasında değerler vardır. Bir fon bu aralıkta 7’ye ne kadar yakınsarsa hem riski hem de getiri ihtimali o kadar yüksektir. Hatta eğer bir fon yatırımcısıysan fonunu yöneten profesyonel uzmanlar; portföyünü otomatik olarak yeniden dengeleyerek, belirlediğin risk toleransı ve hedeflere uygun kalmanı sağlar.
Profesyonel uzmanlar demişken, fon yatırımlarını cazip kılan belki de en önemli etmenlerden biri de bu sektörün önde gelen isimlerinin profesyonel müdahaleleridir. Piyasayı anlayabilmek ve doğru zamanda doğru hamleyi yapabilmek için bazen sektörde yeterli zamanı geçirmek, piyasanın havasını teneffüs etmek gerekir. İşte bu fon yöneticileri, piyasa araştırmaları ile en iyi yatırım fırsatlarını değerlendirir ve portföyünü, yatırım hedeflerine ve risk toleransına uygun şekilde optimize eder. Bu, adeta bir bahçıvanın senin için en uygun bitkileri seçip, bahçenin her köşesini en iyi şekilde değerlendirmeni sağlaması gibidir.
Peki, En Çok Kazandıran Fonlar Hangileri?
Fon dünyasını daha iyi anlayabilmek adına son bir yıl özelinde bir değerlendirme yaptığımızda hisse senedi şemsiye fonlarının en çok kazandıran fonlar olduğu dikkat çekiyor.
Detaylı incelediğimizde de son bir yılda 209%’luk getirisi ile Ak Portföy Teknoloji Şirketleri Hisse Senedi Fonu’nun BİST100 endeksi, altın, dolar yahut mevduat faizi gibi yatırım alternatiflerinin getirilerini geride bıraktığını belirtebiliriz. Bu fonun en büyük pozisyona sahip şirketleri arasında Aselsan (ASELS), Mia Teknoloji (MIATK), Karel Elektronik (KAREL), Turkcell (TCELL), Mobiltel İletişim Hizmetleri (MOBTL) gibi Borsa İstanbul’un teknoloji alanında güçlü şirketleri yer alıyor.
En çok kazandıran fonlar sıralamasında hisse senedi fonlarını önce değişken şemsiye fonlar ardından ise kıymetli madenler odaklı fonlar takip ediyor. Değişken fonların özelliği, diğer fon çeşitlerinden farklı olarak, içerdiği enstrümanların 80% gibi genel bir sınırlamaya tabi tutulmamasıdır. Böylece portföy yöneticileri SPK’nın belirlediği fon sınırlamalarına tabi olmak koşuluyla çeşitli finansal enstrümanları ekleyebilirler. Özellikle de piyasada belirsizliklerin hakim olduğu dönemlerde hareket alanlarının geniş olması değişken fonlara bir avantaj sağlar.
Öte yandan son bir yıllık getiri oranlarını karşılaştırdığımızda altın yatırımı ağırlıklı (en az 80%’i) kıymetli maden fonlarının da ön plana çıktığını görüyoruz.
Altın tarafındaki yükselişte Fed’in yüksek faiz politikasında sona geldiğine yönelik artan beklentiler ve jeopolitik gerginliklerin güvenli liman olarak altın talebini canlı tutması konusu oldukça etkili. Ons altın tarafında BofA, Citibank gibi dünyanın en büyük yatırım kuruluşlarının hedefi 3 bin dolar seviyesinde. Yani 30%’a yakın bir yükseliş beklentisi mevcut. Buna paralel hem çeşitli yatırım kuruluşlarının hem de TCMB’nin beklenti anketi de Dolar/TL’nin yükseliş gerçekleştirmesi yönünde. Bu gelişmeler hem Ons altının hem de hesaplanmasında Ons altın ve Dolar/TL bulunan gram altının yükseliş hareketini destekliyor. Dolayısıyla seçtiğin bir altın fonu ile aynı anda hem ons altına, hem gram altına hem de altın sertifikasına yatırım yapabileceğin gibi diğer altın fonlarına da eş zamanlı yatırım yapabilirsin. Üstelik mevcut verilere baktığımızda, iyi yönetilen bir altın fonunun getirileri ile altın yatırımlarının getirisi kıyaslandığında fon yatırımının daha yüksek getiri avantajı sunduğu da belirtilebilir.
Sonuç olarak, fon yatırımları, yatırım bahçende çeşitliliği ve dayanıklılığı sağlayarak, yatırımına her türlü piyasa koşulunda büyüme ve gelişme fırsatı sunar. Bu, yatırım dünyasında finansal özgürlüğün peşinde koşan herkes için kritik bir stratejidir.
Ve unutma; çeşitlilik, sadece doğanın bir kanunu değil, aynı zamanda yatırım dünyasının da altın kuralıdır.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı