Yatırım yapmanın sadece bir bilim değil, aynı zamanda bir sanat olduğunu zaman içinde anladım. Bu süreçte, pek çok kaynaktan ilham aldım fakat Sir John Templeton’ın stratejilerini anlatan “Investing the Templeton Way” kitabı, aslında yapmaya çalıştığım şeyin adını da koyabilmeme imkan sunmuştu. Dilersen önce kısaca bi’ kendisini tanıyalım.
Sir John Templeton (1912–2008), 20. yüzyılın en büyük yatırımcılarından biri olarak kabul edilir ve küresel yatırım fonu endüstrisinin öncülerinden olarak görülür. Templeton, düşük fiyatlandırılmış (değer) hisse senetlerini bulmak için global piyasaları dolaşan ve bu hisselerin uzun vadede değer kazanacağını öngören stratejiler üzerine çalışarak yatırım yapmanın doğru olduğuna inanıyordu.
Yatırım felsefesi, düşük değerlemelere sahip şirketlerin hisselerini satın almayı ve bu şirketlerin gelecekte değer kazanacağını beklemeyi savunuyordu. Bu yaklaşım, piyasada genel bir kötümserlik olduğu zamanlarda dahi fırsatlar bulmayı mümkün kılıyordu. Örneğin, 2. Dünya Savaşı’nın sonunda Japonya ve Almanya gibi savaş tarafından yıkıma uğramış ülkelerdeki şirketlere yatırım yaparak büyük başarılar elde etti.
Templeton, “yatırım yapmanın psikolojik bir oyun” olduğuna ve başarılı yatırımcıların kalabalıktan ayrışarak, kendi bağımsız araştırmalarına ve analizlerine güvenmeleri gerektiğine inanıyordu.
Şimdi Templeton’ın temel ilkelerine bi’ göz atalım.
Piyasaların Dipsiz Kuyularında Fırsatlar
Templeton’ın en önemli öğretilerinden biri, piyasa düşüşlerini fırsat olarak görmek. “Yağmurlu günlerde al, güneşli günlerde sat” ilkesi bu tavrı tarif edebilir diye düşünüyorum. Örneğin Buffet, 2008 finansal krizinden sonra Goldman Sachs ve General Electric gibi şirketlere yatırım yapmıştı. Ya da Covid-19 krizi esnasında THY hisselerine yapılabilecek yatırımlar bu duruma örnek olabilir. Covid-19’un getirisi olan “evden çalışma” imkanı sayesinde teknoloji şirketlerinin, AI ve otomasyonun gelişeceğini öngörebilmek gibi stratejiler bunlardan sayılabilir. Bunlar Templeton’ın birebir gerçekleştirdiği alımlar değil elbette, 2008 yılında vefat etmişti ama hayatta olsaydı muhtemelen kovalayacağı yatırımlar bunlar olacaktı.
Geleceği Okumak
Gelecek hakkında bilgi sahibi olmak için geçmişin derinliklerine dalmak gerekir. Templeton’ın vurguladığı aslında tarihin ve döngülerin kendini tekrar ettiğidir. Bu prensip, yatırım yaparken beni her zaman daha geniş bir perspektiften düşünmeye itti. Örneğin, teknoloji sektöründeki geçmiş balonları inceleyerek, bu sektördeki yatırımlarımı daha dikkatli yapmama yardımcı oldu.
Piyasalar insan davranışlarıyla şekillenir ve insan davranışları değişmez. Korku ve açgözlülük en temel insani davranışlardır. Bu davranışlar ilkel zamanlardan gelir ama daima piyasalarda bu davranışların etkisini görürüz. Dolayısıyla da döngüsel olarak tarihten alınacak dersler oldukça önemlidir.
Kalabalığın Ötesine Geçmek
Sir John, yatırım yaparken psikolojik direncin önemini vurgular. Bu, bana kalabalığın içgüdülerine karşı koyma gücü kazandırdı. Yatırım kararlarımı alırken piyasa duyarlılıklarından ziyade somut veri ve analizlere odaklanarak çoğu zaman piyasanın tersine hareket etmeye çalıştım ve bu strateji uzun vadede başarılı oldu.
Templeton’ın yatırımlarında en başarılı olduğu dönemin, 1970’li yıllara denk gelen Bahamalara göç ettiği dönem olduğundan da bahsedilir. Çünkü piyasadaki ve etrafınızdaki duygu durumlarından arınabilmek çok önemlidir. Bunu ruhen de yapabilirsiniz ama fiziksel olarak kalabalıklardan ayrışmanız piyasalarda yol alırken sizlere çok yardımcı olacaktır.
Sizin aldığınız ve güvendiğiniz bir ürün sizi uzun süre kârsız ve performanssız bekletebilir fakat günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle o kadar fazla uyarıcı var ki kazanan bir yatırım görüp hemen ben de oraya geçeyim dersiniz ve aslında aylardır beklediğiniz şeyi niye beklediğinizi bile unutursunuz.
Coğrafi Çeşitlendirme
Templeton’ın coğrafi çeşitlendirmeye verdiği önem, yatırım portföyümü globalleştirmem konusunda da aslında beni kamçılayan unsur olmuştur. Çeşitlendirme çok önemlidir, sadece bir piyasaya takılıp kalmamalısınız. Örneğin bugün çok revaçta olmayan, yıllardır kötü gözüken bir ülkedeki şirketin hissesini almak aklınıza bile gelmez. Ancak orası konuşulmaya başlandığında kafanızı çevirir bakarsınız.
Fakat asıl orayı incelemeniz gereken zaman, giderek diğer yatırımcıların gözünde düşmeye, herkesin “asla” demeye başladığı zamanlardır.
Sabır ve Disiplin
Son olarak belki klişe olacak ama sabır ve disiplinin yatırımcının en büyük erdemleri olduğunu unutmamak gerekiyor. Kendi yatırım hayatımda, acele kararlar vermektense doğru anı beklemenin değerini öğrendim. Uzun vadeli düşünmek ve hızlı kazanç peşinde koşmamak, zamanla en kârlı strateji oluyor.
Eğer yatırım yaptığınız bir hisseyi gerçekten yeterince inceleyip zaman harcadıysanız ve onda karar kıldıysanız fikriniz en ufak harekette değişmemeli. Belki analizinizi güncel hale getirebilirsiniz ama daldan dala atlamak özellikle akıllı yatırımcının yapmaması gereken bir harekettir.
Sonuç
Günümüz yatırım dünyası, Sir John Templeton’ın zamanından çok daha karmaşık ve dinamik. Sosyal medyanın etkisi, anlık bilgi akışı ve küresel olaylar, yatırım kararlarını daha da zorlaştırıyor. Ancak, Templeton’ın öğretileri - bağımsız araştırma yapmak, kalabalıktan uzak durmak ve coğrafi çeşitlendirmeyi benimsemek- bugünün yatırımcıları için de değerli rehberler olmaya devam ediyor. Bu ilkelere sadık kalmak açıkçası en zoru ama en azından temel ilkelerinizi bilerek ve bu ilkelerden uzaklaşmaya başladığınızda hemen zihnen o “sıfır noktasına” gelmeye çalışarak bir başlangıç yapabilirsiniz.
Kripto Mevsimi
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı