Bazı terimler vardır ki açıklaması ve tanımı pek de kolay değildir. Fakat aynı zamanda ne olduğunu da herkes bildiğini zanneder. Keza biz de anlatırken karşımızdakinin halihazırda bunu bildiğini farz ederiz ve sonuç olarak kimse bu tabiri açıklama gereği duymaz. Madem “2023 yılında resesyon bizi bekliyor.” diyoruz; gel birlikte bi’ bakalım, neymiş bu resesyon!
Resesyonun sözlük anlamına ya da teknik tanımına bakarsak aslında özet olarak şunu görüyoruz: 2 çeyrek üst üste negatif büyüme oranı ve artan işsizlik rakamları bize resesyonun genel resmini gösteriyor. Fakat resesyon için net bir tanım yapmak zor çünkü her dönemde kendini farklı koşullarda gösterebilir. Şiddeti ve süresi farklı olabilir ve diğer yandan zamanın ruhuna göre şekil alabilir.
Yukarıdaki tabloya baktığımızda işsizlik rakamlarının önce dip yaptığı ve sonrasında yükselişe geçtiği dönemlerde resesyon yıllarını görüyoruz.
Yukarıdaki tabloda, yine makro ölçekte döngüsel bir yapı çıkıyor karşımıza. 1970-80’li yıllarda yaşanan yavaşlama ve 81-82 yıllarındaki Latin Amerika borç kriziyle beraber resesyonun geldiğini görüyoruz. Kısa süreli bir toparlanma sürecinin ardından 1983-1988 yıllarında ise büyümenin hızlandığını görüyoruz.
Ve en nihayetinde bu döngünün devamlı olarak birbirini takip ettiğine şahit oluyoruz. Her büyüme dönemi, yani maviyle gördüğünüz yılların ardından bir yavaşlama, sonra kriz ve resesyon dinamiğine şahit oluyoruz.
Ancak 2010 itibarıyla bakmaya başlarsanız burada bir farklılık göreceksiniz. 2010-2018 yıllarında büyüme dönemi yaşıyoruz. 2018 sonuna gelirken ise yavaşlama dönemine giriliyor ve sonrasında ne olması gerekiyor? Resesyon…
Fakat Covid salgını oluyor ve dünya ekonomisi yaşaması gereken döngüyü yaşayamıyor. Bunun yerine merkez bankaları, hükümetler aracılığıyla ekstrem seviyelerde bir para basma ve faizleri sıfırda tutarak tekrar genişleme döngüsüne geçiyor. Bunu mecburi bir tedbir ve ara dönem olarak görebiliriz fakat yaşanması gerekeni yaşamadığınızda ve tam tersi yöne gitmeye çalıştığınızda ancak kaçınılmazı ertelersiniz.
Kaçınılmaz olan karşınıza çıktığında ise patlaması gereken büyük bir balon ile elinizde kalakalırsınız. İşte önümüzdeki resesyon tam da böyle bizi bekliyor: Geciktirilmiş ve acısı arttırılmış…
Dolayısıyla 2020-2021 yıllarında yaşamamız gereken resesyonu daha şiddetli haliyle 2023-2024 yıllarında yaşayacağımız öngörüsü de artmış durumda.
Warren Buffett’ın güzel bir sözü vardır: “Gelgit çekildiğinde kimlerin çıplak yüzdüğünü anlarsınız.” Bence resesyonu en güzel tanımlayan sözlerden biri bu olabilir.
Ben de ağustos böceği ve karınca ile tanımlamayı severim aslında. Ağustos böceği çalışması gereken zamanda çalışmaz ve yan gelip yatar, karıncalar harıl harıl çalışırken ağustos böceği keyfindedir. Fakat kış ayları gelip çattığında ise karıncaların kışı geçirecek erzağı, korunaklı alanları varken ağustos böceği kendini açıkta kalmış, aç, susuz ve üşürken bulacaktır.
Resesyon da hem piyasalar hem şirketler açısından böyledir. Sağlıklı bir gelir-gider dengesi olmayan, ayağını yorganına göre uzatmamış, almaması gereken riskleri ve kredileri almış, borçlanmış, kaldıraçlı pozisyonlarla yapay bir büyüme yaratmış, maliyet artışlarını öngörmeden kontrolsüz büyümüş ve işçi almış şirketlerin, kişilerin, ürünlerin bu tarz dönemleri atlatması kolay olmayacaktır.
Son tabloya bakalım. Büyük resim neden önemli? Büyük resimde ABD finansal piyasalarının gelişimine baktığımızda, belli dönemleri “kayıp nesiller” ya da “kayıp yıllar” olarak tanımlıyoruz ve bu dönemlerin başında da hep çok önemli gelişmeler olduğunu görüyoruz.
1910-1930’lu yıllar arasında 1. Dünya Savaşı, influenza virüsü, büyük buhran ve 2. Dünya Savaşı gibi son derece önemli olayların yaşandığını ve bu yılların finansal piyasalarda kayıp yıllar olduğunu görüyoruz.
1970’li yıllara geldiğimizde büyük enflasyon, Vietnam Savaşı, Watergate skandalı ile beraber yine finansal piyasalarda kayıp yıllar yaşandığına şahitlik ediyoruz.
2000’li yıllara geldiğimizde ise Dot-Com balonu ve 2008 emlak krizi…
2020 yılından sonra ise yaşadığımız önemli olaylara bakarsak; Covid-19, Ukrayna-Rusya gerginliği, enflasyon ve tedarik zinciri problemlerinin karşımıza çıktığını görürüz. Özetlersek, “Önümüzdeki dönemde yaşayacaklarımız, bize tekrar bir ‘kayıp yıllar’ yaşanıp yaşanmayacağını gösterecek.” diyebiliriz.
-Kripto Mevsimi
Midas Akademi içerisindeki “Resesyon Nedir?” içeriğimize göz atabilirsiniz!
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı