Uzman Analizleri

Finansal Özgürlük Yolunda Yatırımın Önemi

Finansal Özgürlük Yolunda Yatırımın Önemi
Google News Icon Takip Et

Merhaba sevgili Midaslılar!

Bir önceki yazımızda finansal özgürlük ve erken emekliliğin temel taşlarından olan tasarruf kavramını ele aldık. Öncelikle modern kölelik olarak adlandırılan maaşlı çalışmanın tarihsel geçmişine ve çalışmayı opsiyonel hale getirme çabalarına dayanan FIRE kavramının nereden geldiğine baktık.

Klasik ve erken emekliliğin farklarını tasarruf oranları açısından inceledik ve tasarruf oranı arttıkça erken emekliliğin ne kadar yakınlaştığını gördük. Bunun yanında aşırı tasarruf yapmaya odaklanarak hayatı kaçırmamanın önemine de vurgu yaptık.

Bu yazıda ise amacımıza ulaşmak için en az tasarruf kadar önemli olan yatırım kavramını ele alacağız. Enflasyon ve reel getiri kavramını, uzun vadeli yatırım perspektifinden inceleyecek ve makul riskler alarak finansal özgürlük hedefimizi nasıl geriye çekebiliriz buna bakacağız.

Reel Getiri Neden Önemlidir?

Finansal camiada, özellikle de sosyal medyada genellikle şu görüş hakimdir: Yatırımda yüksek getiriye ulaşmak için yüksek riskler alınmalı, piyasa zamanlaması yapılarak dipten alıp tepeden satmalıyız.

Bu yazdıklarımızı yapabilen bir yatırımcı zaten kimsenin tavsiyesine veya yönlendirmesine ihtiyaç duymadan birkaç yıl içinde zengin olacaktır. Fakat yatırım konusunda doğuştan gelen bir yeteneğiniz yoksa ya da finans uzmanı değilseniz makul yatırım araçları ve çeşitlendirme ile reel (enflasyon üstü) getiri elde etmeniz mümkündür.

Yatırımı temel olarak iki aşamada inceleyebiliriz: Pasif yatırım ve aktif yatırım. Ben, yatırımda vade sınırlaması yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Uzun vade, orta vade veya kısa vade yalnızca yatırıma ayırdığınız paraya ne kadar süreyle ihtiyaç duyacağınızla ilgili kavramlardır.

Örneğin; 6 ay sonra araba almak için hisse senedi yatırımı yapıyorsanız maksimum vadeniz 6 aydır. Bu nedenle bir şirketin önümüzdeki yıl devreye girecek yeni yatırımları sizin için önemsizdir. Bunun yanında finansal özgürlük için yatırım yapıyorsanız vadeniz çok daha uzundur ve şirketlerin rekabet avantajları ve yeni yatırımları sizin için daha önemli olmalıdır.

Pasif Yatırım

Pasif yatırım çeşitli fonlar vasıtasıyla hisse senedi veya diğer finansal araçlara yaptığınız yatırımları ifade eder. Bu fonlar arasında; endeks fonları, “hedge fund” dediğimiz kaldıraç kullanan hisse senedi fonları, eurobond fonları, kıymetli maden fonları gibi fonlar bulunmaktadır.

Bunların ortak özelliği sizin araştırma yapmanıza ve hisse seçmenize gerek kalmadan yatırım işini sizin yerinize üstlenmeleridir. Özellikle 1970’lerde John Bogle tarafından oluşturulan pasif endeks fonu kavramının yaygınlaşmasıyla finansal bilgisi yetersiz olan yatırımcıların dahi reel getiri sağlayan fonlara yatırım yapmaları mümkün olmuştur.

Diğer yatırım fonlarına nazaran düşük yönetim ücretleri nedeniyle uzun vadede hedge fonların birçoğundan daha yüksek getiri sağlayan pasif endeks fonları, 2021 itibarıyla ABD sermaye piyasalarının 30%’una yakınını oluşturmaktadır. Aşağıda görebileceğiniz gibi S&P 500 endeksi 1922-2023 yılları arasında yıllık enflasyondan arındırılmış 7,2% getiri sağlamıştır. Bu grafiğin uzun vadede yukarı yönlü seyri ABD ekonomisinin büyümesiyle orantılı olsa da yatırımcılara endeks fonları konusunda bir güven sağlamaktadır.

Finansal Özgürlük Yolunda Yatırımın Önemi
Kaynak: earlyretirementnow.com

Aktif Yatırım

Aktif yatırım; yukarıda bahsettiğimiz pasif yatırımın aksine hisse senedi ya da tahvil, emtia gibi araçları kendimizin seçtiği yatırım türüdür. Özellikle ülkemizde pasif endeks fonları henüz gelişmediği için bireyler tarafından en çok tercih edilen yatırım türü olarak öne çıkmaktadır. BIST100 endeksinin uzun vadeli seyrine baktığımızda dolar bazında getirinin çok az olduğunu görüyoruz.

Bunun nedeni ülkemizde endeks hesaplamalarının finansallara göre değil piyasa değeri, hacim ve fiili dolaşım miktarı gibi parametrelere bağlı olmasıdır. Endeks içerisinde ağırlığı yüksek olan bankacılık hisseleri de endeksin getirisini aşağı çekmektedir. Bu ve buna benzer nedenlerle çoğu yatırımcı pasif yatırım için yatırım fonlarını kullanmaktadır. Bunların da yönetim ücretleri yurt dışı muadillerine göre yüksek olduğundan getiriyi olumsuz etkilemekte ve bireylerin kendi portföylerini kendilerinin oluşturmak istemesine neden olmaktadır.

Finansal Özgürlük Yolunda Yatırımın Önemi
(Dolar bazında BIST100 endeksinin tarihsel gelişimi)

Aktif yatırıma geri dönecek olursak, ülkemizde finansal özgürlük yolundaki çoğu kişi aktif hisse seçerek yatırım yapıyor demiştik. Bu gerçeği göz önüne aldığımızda finansal okuryazarlığın geliştirilmesi gerektiği açıktır. Kişi detaylı değerleme ve finansal analiz yapamasa bile belli kriterleri kullanarak filtreleme yapmalı ve yatırım kararlarını buna göre vermelidir. Hisse portföyünde hızlı büyüyen şirketler ile büyümesine devam eden fakat aynı zamanda temettü de dağıtan şirketlerin bir arada bulunması hem riski azaltacak hem de reel getiri elde etmemize yardımcı olacaktır.

Yukarıda bahsettiğim endeks hesaplamalarındaki sorunları bertaraf etmek için eşit ağırlıklı yatırımı da kullanabiliriz. Bu konuda Serkan Ünal Bey’in bir araştırması oldukça dikkatimi çekmişti, sizlerle de paylaşmak istiyorum. 1986 yılında kurulan Borsa İstanbul’da işlem gören 40 halka açık şirketin tamamına eşit ağırlıklı olarak yatırım yapsaydık Eylül 2022 itibarıyla yatırımımız 74 katına çıkacaktı. Aynı dönemde S&P 500 endeksinin getirisi ise 13 kat olmuştur.

Finansal Özgürlük Yolunda Yatırımın Önemi

Finansal Özgürlük için Ne Kadar Getiri Elde Etmeliyim?

Bir önceki yazıda yıllık 5% reel getiri ile çeşitli tasarruf oranlarında finansal özgürlüğe ne kadar sürede ulaşabileceğimizi incelemiştik. Peki, bu reel getiriyi S&P 500’ün uzun dönem getirisi olan 7% yaparsak ne olur? 50% tasarruf oranı varsayımı ile 16,6 yılda ulaşabildiğimiz hedefimize yıllık 7% getiri elde edersek 15 yılda erişebiliyoruz. Reel getiriyi 10% yaptığımızda ise bu süre 13 yıla düşmektedir. Yatırım araçlarının tarihsel gelişimine baktığımızda eğer çok başarılı bir yatırımcı değilsek uzun vadede 10% civarında yıllık reel getirinin üzerine çıkmanın zor olduğunu görüyoruz.

10% reel getiri ve 50% tasarruf oranı varsayımı:

Finansal Özgürlük Yolunda Yatırımın Önemi
Kaynak: walletburst.com

Tasarruf oranı düştükçe yatırım getirisinin önemi görece artmaktadır. 30% tasarruf oranı varsayımıyla yıllık 5% reel getiri elde edersek finansal özgürlüğe 29 yılda, 10% reel getiri elde edersek 21 yılda ulaşabiliyoruz. Buradan şu sonuca varıyoruz: Tasarruf oranımızı artırmak hedefimize ulaşma konusunda yatırım getirisini artırmaktan daha etkili bir yol olmaktadır. Yüksek tasarruf oranlarına sahipsek ekstra yatırım getirisi finansal özgürlük yolculuğunu pek fazla kısaltmazken, düşük tasarruf oranlarında daha önemli rol üstlenmektedir.

10% reel getiri ve 30% tasarruf oranı varsayımı:

Finansal Özgürlük Yolunda Yatırımın Önemi
Kaynak: walletburst.com

10% reel getiri ve 75% tasarruf oranı varsayımı:

Finansal Özgürlük Yolunda Yatırımın Önemi
Kaynak: walletburst.com

Sonuç

Bu yazıda finansal özgürlük yolunda en az tasarruf kadar önemli olan yatırım kavramını ele aldık. Yatırımda vade kavramını, aktif ve pasif yatırımın farkını çeşitli örnekler vererek inceledik. Pasif yatırımın genellikle ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde yaygın olduğunu, Türkiye gibi sermaye piyasaları henüz gelişme aşamasında olan ülkelerde aktif yatırımın daha yaygın olduğunu vurguladık.

Yatırımda risk kavramını irdeledik ve risklere göre ulaşılabilecek reel getiri oranlarıyla finansal özgürlük yolculuğumuzu ne kadar kısaltabileceğimizi belirledik. Tasarrufun hedefe ulaşma yolunda daha etkili olduğu, düşük tasarruf oranlarında ise ekstra getiri yüzdelerinin yolculuğu yüksek tasarruf oranlarına kıyasla daha fazla kısaltacağı sonucuna vardık. Tüm finansal özgürlük yolcularına başarılar dilerim.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Bay Tutumlu

Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı