Uzman Analizleri

Finansal Özgürlük Nedir? Nasıl Finansal Özgür Olurum?

Finansal Özgürlük Nedir? Nasıl Finansal Özgür Olurum?
Google News Icon Takip Et

Merhaba sevgili Midaslılar!

Ben Bay Tutumlu. 

Birçoğunuz belki twitter üzerinden paylaşımlarıma denk gelmişsinizdir. Uzun yıllardır borsa ve eurobond yatırımı yapıyorum. 2018 yılında finansal özgürlük amacıyla bu yola çıktım. Aradan geçen 5 yılın ardından yaptığım istikrarlı tasarruf ve yatırım neticesinde 2023 yılı itibarıyla bu hedefime ulaştım. 

Bu makale ve devamında yazacağım içeriklerde, finansla ilgisi olsun veya olmasın birçok kişinin hayalini kurduğu finansal özgürlük kavramı üzerinde duracağım. Temel kavramlar ve tanımlar üzerinden kısa bir özetin ardından nasıl finansal özgür olunabileceğini ve bu yolda karşılaşılabilecek zorlukları irdelemeye çalışacağım.

Finansal Özgürlük Nedir?

Finansal özgürlük, kişinin pasif gelirleri ve harcamaları arasındaki dengeyi kurarak, pasif gelirinin harcamalarını karşılayabileceği bir noktaya ulaşması anlamına gelir. 

Pasif geliri olan birinin elinde, herhangi bir maaşlı işte çalışmadan, günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar nakit akışı sağlayan bir portföy bulunmaktadır. Finansal özgürlük, kişinin maddi açıdan özgür olması ve istediği gibi hayatını sürdürebilmesi için önemli bir araçtır. 

Finansal Özgürlük Nedir? Nasıl Finansal Özgür Olurum?

Kişi, nakit akışını bir veya birden fazla yoldan sağlayabilir. Hisse senedi kâr payları, eurobond kuponları, faiz gelirleri, gayrimenkul kira gelirleri, kripto para stake gelirleri bunlardan birkaçıdır. Bu pasif gelir kaynaklarının birkaçından oluşan dengeli bir portföy sayesinde, uyurken bile bizim için çalışan bir yatırım ordusu kurmuş oluruz. 

Warren Buffett’ın şu sözü finansal özgürlüğün önemini çok iyi ifade eder: “Eğer siz uyurken para kazanacak bir yol bulamazsanız, ölene kadar çalışmaya devam edersiniz.”

Finansal Özgürlük İçin Ne Kadarlık Bir Portföye İhtiyacım Var?

Finansal özgürlük için gereken para miktarı, kişiden kişiye değişmekle birlikte; yaşam tarzı, yaş, konum ve hedefler gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. 

Pasif gelirlerle finansal özgürlük sağlama hedefi olan bir birey olduğumuzu düşünelim. Öncelikle aylık ne kadar harcamamız olduğunu ve bu harcamaların işimizi bıraktıktan sonra artıp artmayacağını belirlememiz gerekir. Bunun için bir bütçe oluşturmak ve gelir-gider dengesini iyi kurmak önem arz etmektedir.

FIRE (Financial Independence Retire Early) literatüründe kabul görmüş 4% kuralı ile başlayalım. 1998 yılında Trinity Üniversitesi profesörlerinden William Bengen ve ekibi, emeklilerin her yıl  portföylerinden ne kadarını çekebileceklerini ve bunu ne kadar süreyle devam ettirebileceklerini araştıran bir makale yayımladılar. Bu makalede Bengen ve ekibi 1926-1976 yılları arasındaki 50 yıllık periyodu inceledi ve çeşitli portföy dağılımlarında 30 yıllık süreç için geçerli olan portföy miktarı ile yıllık çekilebilecek maksimum para yüzdesini belirlediler. 

50% hisse senedi ve 50% Amerikan Hazine tahvilinden oluşan bir portföyden 30 yıllık süreçte, en kötü senaryo gerçek olursa ve yıllık maksimum 4% oranında para çekilirse portföyün bitmeyeceği sonucuna vardılar. 

Burada ilk yıl çekilen 4%’ün ardından ikinci yıl yeni portföy tutarının üzerinden 4% çekmek yerine ilk yıl çekilen 4%’ün her yıl enflasyon oranında artırılarak hesaplanması gerekiyor. Yani 4% kuralı borsanın düşük veya yüksek olmasından bağımsız olarak her yıl portföyünüzün maksimum 4%’ünü çekebileceğinizi ve bu miktarı her yıl enflasyon oranında artırsanız bile 30 yıllık periyotta paranızın bitmeyeceğini göstermektedir. Kısaca bir örnekle açıklamak gerekirse;

  • Aylık harcamalarınızın 300 katı bir portföye ulaşın. (1/0.04)x12=300
  • İlk yıl bu portföyün 4%’ünü güvenli olarak çekebilirsiniz.
  • Her yıl para çekme oranınızı enflasyon kadar artırın. Yani ilk yıl 20 bin USD çektiyseniz ve enflasyon 5% ise ikinci yıl 21 bin USD çekebilirsiniz.
  • Bu işlemi 30 yıl boyunca tekrarlayabilirsiniz. Orijinal araştırma 30 yıllık periyotlar için geliştirilmiştir ve 30 yıldan sonrası için garanti vermez. Daha sonra yapılan geliştirmelerle 3.25% veya 3.5% oranında yapılacak para çekimlerinin 60 yıl portföyü bitirmeyeceği sonucuna varılmıştır.

Finansal Özgürlük Yolunda Varlık Dağılımı Nasıl Olmalı?

William Bengen ve ekibi 1998 yılında bu çalışmayı yayımladıklarında asıl amaçları klasik anlamda 60 ya da 65 yaşında emekli olan bireylerin emeklilikleri süresince varlık dağılımlarına bağlı olarak ne kadar para harcayabileceklerini belirlemekti. Bu nedenle bu yaşlardaki bireyler için en uygun varlık dağılımının 50% hisse senedi 50% tahvil olduğu sonucuna varmışlardı. 

2000’lerin başından itibaren yaygınlaşan erken emeklilik kavramıyla birlikte bireyler çok daha erken yaşlarda emekli olmaya başladılar. 50-40 hatta 30’lu yaşlarında maaşlı işlerini bırakıp emeklilik hayatı yaşamak isteyenlerle sık sık karşılaşıyoruz. Bu durumda önlerindeki zaman dilimi çok daha uzun olduğu için varlık dağılımlarının da buna göre belirlenmesi gerekiyor.

Finansal Özgürlük Nedir? Nasıl Finansal Özgür Olurum?

Tarihsel olarak hisse senetleri, uzun vadede hep tahvil veya diğer yatırım araçlarından iyi performans göstermiştir. Burada kritik söylem “uzun vade” çünkü her yatırım aracının belirli zaman dilimlerinde diğerlerine üstünlük sağlayabildiğini görüyoruz. 50 ve daha fazla yıllık backtestlere baktığımızda, hisse senedi ağırlığı yüksek olan kişilerin portföylerinin düşük olanlara kıyasla daha iyi performans gösterdiğini görüyoruz. 

Burada bireyin risk algısına, yaşına ve amaçlarına göre kullanılabilecek birden fazla yöntem bulunmakta. Bunlardan en çok kullanılan yöntemi şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Portföyde yaşınız kadar sabit getirili varlık bulundurun. Örneğin 40 yaşında iseniz 60% hisse senedi, 40% tahvil sizin için uygundur. Son yıllarda faiz oranlarının iyice düşmesi ve tahvil getirilerinin azalmasıyla bu rakamın “yaşınız-15” olarak güncellenmesi tavsiye edilmektedir.
  • Portföy içerisinde belli aralıklarla dengeleme yapılması önemlidir. Örneğin boğa piyasasında hisse senedi oranınız ideal rakamın çok üzerine çıktıysa bir miktar hisse satarak dengeleme yapabilirsiniz.
  • En az 2 yıllık harcamalarınız kadar nakit ve nakit benzeri varlıklar tutmanız piyasanın düşük seyrettiği ayı dönemlerinde hisse veya tahvil satmak zorunda kalmamak için büyük önem arz etmektedir.

Bengen de orijinal makalesinde riskten kaçınmayan ve yüksek getiri isteyen yatırımcıların portföylerinde hisse oranını 75% seviyesine kadar çıkarabileceklerini ifade etmektedir. Günümüzde bazı finansal özgürlük bloglarında 90% hatta 100% hisse senedinden oluşan portföyler görmek olağan hale gelmiştir. 

Özellikle S&P 500 endeksinin uzun vadede güvenli bir şekilde çift haneli getiri vadetmesi ve 2000 dotcom balonu sonrasında başlayan boğa piyasası bu durumda oldukça etkili olmuştur. 

Peki, Krizlerde Durum Nasıl? 

4% kuralı dayanak olarak belirlenebilecek bir temele sahip olsa da bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalındığında bazı sorunlar yaşanabilmektedir. İlk sorun, geçmiş getirilerin geleceği tahmin etmekte kullanılmasının her zaman bir risk taşımasıdır. Elimizdeki veri seti ne kadar genişse o kadar sağlıklı çıkarımlarda bulunabiliriz. Bengen’in elindeki orijinal veri seti 50 yıllık geçmişe dayanıyordu. Bu, daha sonra geliştirilerek 1976 ve sonrasının da dahil edilmesi sağlandı.

Finansal Özgürlük Nedir? Nasıl Finansal Özgür Olurum?

İkincisi ise İngilizce “sequence of returns risk” denilen ve getirilerin sıralaması riski olarak çevirebileceğimiz bir olgudur. Buna kısaca “kriz öncesi emeklilik” de diyebiliriz. Emekli olduğunuz tarihin büyük bir kriz öncesine denk geldiğini varsayalım. Yani siz 4% oranında para çekmeye başladıktan hemen sonra gelen bir kriz portföyünüzün 30% veya daha fazlasını eritmiş olsun. 

Bu durumda hâlâ 4% oranında çekim yapmaya devam etmek, hisse senetleri eğer kısa sürede eski zirvelerine gelmezse portföyün ciddi oranda erozyona uğramasına neden olacaktır. 

S&P 500 1929-1931 yılları arası 61%, 1973-1974’te 37.2%, 1937-1941 yılları arasında ise 33.3% düşmüştür. 1973-1974 yıllarında borsa 37% düşüş göstermesine rağmen enflasyon hız kesmemiş ve daha önce görülmemiş bir seviye olan 22.1%’e kadar yükselmiştir. 1929, 1973 veya 2000 yılında emekli olmuş bir birey eğer harcamalarında esnek değilse veya ek gelir kaynakları yoksa 4% ve daha yüksek para çekim oranlarında sıkıntı yaşayabilir.

Bu durumu aşmak için 2 yöntem önerilmektedir. Bunlardan birisi para çekim oranını 3.5% veya 3.25%’e düşürerek daha yüksek bir portföy büyüklüğü hedeflemektir. İkincisi ise 4% kuralını piyasanın gidişatına göre uyarlayarak boğa dönemlerinde harcamaları artırmak, ayı piyasasında ise azaltmaktır. 

Bunun dışında piyasanın kötü seyrettiği zamanlarda ek gelir kaynakları ile portföyü beslemek ve harcamaları finanse etmek “sequence of returns risk”i elimine etmeyi sağlayabilir.

Sonuç 

Bu makalede finansal özgürlük kavramının ne olduğunu ve matematiksel altyapısını açıklamaya çalıştık. Finansal olarak bağımsız olabilmek için ne kadarlık bir portföye sahip olmamız gerektiğini, yaşa göre varlık dağılımının nasıl olacağını ele aldık. Ayrıca krizlerde nasıl davranmamız gerektiğini ve dönemsel olarak dengelemenin (rebalancing) nasıl yapılacağını açıklamaya çalıştık. 

Bundan sonraki yazılarda ise finansal özgürlük için nasıl tasarruf ve yatırım yapabileceğimizi ele alacağız. Hisse senedi yatırımlarınızı Midas üzerinden nasıl yapabileceğinizi tek tek anlatmaya çalışacağım.

Bay Tutumlu

Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı