❗ ABD Merkez Bankası FED, 40 yılın zirvesinde seyreden enflasyonla mücadele amacıyla 50 baz puan faiz artırımı ile 2000 yılından beri en agresif faiz artırımını gerçekleştirdi.
Peki, 50 baz puanlık faiz artırımı hisse fiyatlarına çoktan yansımış mıydı?
Faiz kararı sonrası piyasa, özellikle bir sonraki toplantıya ilişkin ipuçlarını alarak Powell’ın söyleyeceklerini fiyatlamaya hazır bekliyordu. Powell’ın 75 baz puanlık agresif faiz artış seçeneğini dışlar nitelikteki açıklamaları ise adeta gönüllere su serpti.
🔍 Peki Powell’ın açıklamaları nelerdi?
Powell’ın Açıklamaları
- Enflasyon çok yüksek, hedefimizin çok üzerinde.
- FOMC, enflasyonu düşürmek için hızlı bir şekilde hareket ediyor.
- Ekonominin genelinde fiyat baskıları yayılıyor.
- Faiz artışlarının devam etmesinin uygun olacağını düşünüyoruz.
- Önümüzdeki birkaç toplantıda ek 50 baz puanlık (+0,5%) faiz artırımı ihtimali bulunuyor.
- ABD ekonomisi daha sıkı bir para politikasını kaldırabilecek bir pozisyonda.
- ABD ekonomisi gerilemeye yakın gözükmüyor.
- Komite 75 baz puanlık (+0,75%) bir faiz artışını şimdilik düşünmüyor.
- Eğer beklentilerimiz gerçekleşirse, sonraki iki toplantıda 50 baz puanlık (+0,5%) faiz artışları masada olacaktır.
- Eğer daha yüksek faiz artışlarının uygulanması gerekirse, tereddüt etmeyiz.
- Hem Ukrayna hem de Çin’deki karışıklıkların enflasyonu ve tedarik zinciri krizini artırması muhtemel.
- Faiz oranlarının yükselmesi pek hoş olmayacak lakin fiyat istikrarını yakalamak için zorunlular.
- Ekonomideki hiçbir şey bir resesyonun (ekonomik daralma) yakın olduğunu göstermiyor.
- FED’in haziran ayından itibaren pandemi sürecinde tahvil satın alarak 8,9 trilyon dolara yükselttiği bilanço boyutunun da 1 Haziran tarihinden itibaren aylık 47,5 milyar dolar azaltılacağı, gelecek 3 ayda ise aylık 95 milyar dolar azaltılacağı ifade edildi.
🔍 Powell’ın Açıklamalarında Öne Çıkan Detaylar
- Powell’ın açıklamalarında odaklanmamız gereken iki nokta var. Bunlardan ilki, önümüzdeki toplantılarda açıklanacak faiz artırım oranının ne olacağıydı. Konuya ilişkin Powell, ”Önümüzdeki birkaç toplantıda ek 50 baz puanlık (+0,5%) faiz artırımı ihtimali bulunuyor” ifadelerini kullanırken komitenin, 75 baz puanlık (+0,75%) bir faiz artışını şimdilik düşünmediğini çok net bir şekilde belirtti. Ancak yine de “Eğer daha yüksek faiz artışlarının uygulanması gerekirse, tereddüt etmeyiz” diye belirtmekten de kaçınmadı.
- Powell’ın açıklamalarında odaklandığımız bir diğer nokta ise bilanço küçültmeye ilişkin detaylardı. FED’in haziran ayından itibaren pandemi sürecinde ekonomik koruma amaçlı tahvil satın alarak 8,9 trilyon dolara yükselttiği bilanço boyutunun da 1 Haziran tarihinden itibaren aylık 47,5 milyar dolar azaltılacağı, gelecek 3 ayda ise aylık 95 milyar dolar azaltılacağı ifade edildi. Powell; “İlk etapta bilanço azaltımına Hazine kağıtlarında 30 milyar dolar, mortgage destekli menkul kıymetlerde 17,5 milyar dolar ile başlanacak. İlk 3 ayın ardından bilanço daraltmada aylık miktar Hazine kağıtlarında 60 milyar dolara, mortgage destekli menkul kıymetlerde 35 milyar dolara yükseltilecek” diye belirtti.
💡 Ne anlama geliyor? Hem önümüzdeki toplantılarda 75 baz puanlık faiz artırımını şuan komitenin düşünmediği yönündeki açıklama, hem de bilanço boyutunun kademeli olarak azaltılması FED tarafından ekonomide denge politikası izlendiği yönünde iyimser bir mesaj verdi.
🧐 FED Faiz Kararı Sonrası Sektörler
Fed kararı ve ardından gelen Powell’ın açıklamalarıyla kapanışa yakın güçlenen alışlarla New York borsasında S&P 500 endeksi 2,99%, Nasdaq endeksi 3,19% ve Dow Jones endeksi 2,81% değer kazandı.
🏦 Finans sektörü, ana gelir modeli olarak faize dayandığı için, faizlerin artması banka ve finans kuruluşlarının verdikleri kredilerden daha fazla gelir kazanmaları anlamına gelir.
- FED kararı sonrası finans sektöründeki hisselerde gözlemediğimiz aşağı yönlü hareket, bu hisse senetlerinin karar öncesinde daha şahin tonda bir faiz kararı beklentileriyle birlikte değerlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
- FED’den gelen 50 baz puanlık artırım ve Powell’ın açıklamalarındaki iyimser öngörüler (sonraki iki toplantıda da 50 baz puanlık artırım) ile birlikte finans sektöründeki hisselerde aşağı yönlü hareketler gözlemledik.
⚡️ Enerji sektörü, yüksek enflasyon maliyetini kullanıcıların faturalarına yansıtabildiği ölçüde gelirlerini artırabilir. Yükselen bir enflasyon beklentisi de faiz oranlarını yükseltebilir.
Geçtiğimiz gün açıklanan faiz kararı ve ardından gelen Powell’ın açıklamaları sonrası enerji sektöründeki hisselerde yukarı yönlü hareketler gözlenmiştir. Bu noktada Powell’ın açıklamalarındaki enflasyona ilişkin detaylar da enerji sektöründeki hareketi destekledi diyebiliriz. Powell konuşmasında; “Enflasyon çok yüksek, hedefimizin çok üzerinde” “FOMC, enflasyonu düşürmek için hızlı bir şekilde hareket ediyor” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, ABD ekonomisi hakkında önemli ipuçları veren iş gücüne ilişkin verilere baktığımızda, ADP Araştırma Enstitüsü’nün verilerine göre özel sektör istihdamı Nisan’da 247 bin arttı. Ekonomistlerin ortalama tahmini iş gücünün 383 bin artmasıydı.
- ADP Baş Ekonomisti Nela Richardson “Nisan ayında ekonominin tam istihdama yaklaşmasıyla iş gücü piyasasındaki toparlanma yavaşladı. İşe alımlar güçlü seyretse de arz sıkıntıları istihdam artışlarının yavaşlamasına neden oldu. Küçük ölçekli firmalar artan maliyetler nedeniyle ücret konusunda rekabet etmekte zorlanıyor” değerlendirmesini yaptı.
- Amerika’daki istihdam piyasasına ilişkin veriler, piyasanın sıkılaştığını, istihdam maliyetlerinin yükseldiğini ve şirketlerin çalışanlarını ellerinde tutmakta zorlandığını gösteriyor. Rekor düzeydeki eleman açığı, aynı zamanda enflasyonu körükleyecek daha yüksek ücretlere dönüşebilir.
- ABD’de iş gücü hakkında en önemli veri olarak kabul edilen tarım dışı istihdam verisi de cuma günü açıklanacak. İstihdamın nisan ayında 390 bin artması bekleniyor.
📈 FED’in açıkladığı 50 baz puanlık faiz artırım kararı sonrası teknoloji sektöründeki büyüme hisselerinde yukarı yönlü hareketler gerçekleşti.
- Normal şartlarda faizlerin artması yani faizin kazandırdığı yüzdelik miktarın artması, büyüme hisselerinin gelecekte kazanmaları beklenen paranın değerini düşürür ve bu da hisselerin fiyatlamalarını etkileyerek değer kaybetmelerine yol açar.
- Söz konusu yükseliş piyasanın bir süredir daha yüksek (75 baz puan) faiz artırım ihtimalini tartışıyor olmasından ve 50 baz puanlık artışın çoktan fiyatlanmış olduğundan kaynaklanmaktadır. Bu süreçte büyüme hisseleri daha şahin tonda faiz artırım ihtimalleri ile değer kaybetmiş ve FED kararı sonrası ise iyimser görünümün etkisiyle yükselişe geçmiştir.
🤿 Derine Dal
Öte yandan, büyüme hisselerine uygulanan değerleme yöntemine, Future Cash Flow” yani “Gelecekteki Nakit Akışı” adı verilir. Bu değerden, belirlediğimiz yıllık getiri oranını düştüğümüz zaman, “Discounted Future Cash Flow” değerini, yani gelecekteki paranın değerinden, yıllık getirinin düşülmüş halini buluruz.
- Bu değer, yatırım yaptığımız şirketin gelecekte kazanacağı paranın değerini “en net” şekilde bize gösterir. Bu hesaplama yönteminde kullanılan yıllık getiri oranı ise genellikle ABD 10 Yıllık tahvil faiz oranıdır.
- ABD 10 yıllık tahvil faizleri Fed öncesi 2,97% seviyesinde bulunurken; sonrasında 3% seviyesine yükseldi. 10 yıllık tahvil faizleri Powell’ın açıklamaları sonrası 9 baz puan gerileyerek 2,91% seviyesine kadar geriledi. Güncelde ise 2,96% seviyesindedir.
- ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki bu gerileme, FED’in beklentiler dahilinde bir faiz artırım açıklaması ve ardından da Powell’ın iyimser sayılabilecek açıklamalarına paralel gerçekleşti.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı