😱 Piyasa fiyatladı, FED açıkladı!
❗ABD Merkez Bankası FED, 41 yılın zirvesinde seyreden enflasyonla mücadele için 75 baz puan faiz artırımı ile 1994 yılından beri en agresif faiz artırımını gerçekleştirdi.
Üstelik bu artış, her ne kadar piyasada fiyatlanmış bile olsa, FED tarafından önceden haber verilmeden ve “kademeli artış planına” uyulmadan gerçekleştirildi. Bu adım özellikle FED’in “iletişiminin değişmesi” sebebiyle de dikkatleri çekti!
👀 FED, 2022 sonunda enflasyonun 5,2% ve 2023 sonunda 2,6%’ya düşmesini bekliyor. FED yetkilileri faiz oranlarını 2024’te indirmeye başlayacaklarını öngörüyorlar.
Powell mayıs ayındaki Federal Açık Piyasa Toplantısı’nda, bu toplantı için ve Temmuz ayında gerçekleşecek toplantı için 50 baz puanlık faiz artışı sinyali vermiş 75 baz puanlık artışın henüz masada olmadığını belirtmişti. Ancak Powell’ın açıklamalarında “gerektiği durumda faizleri daha fazla artırmaktan çekinmeyecekleri” yönünde bir alt mesaj da her zaman vardı.
💸 ABD’de tüketici enflasyonunun 8,6% ile 41 yılın zirvesinde açıklanmasının ardından Goldman Sachs, Barclays, JPMorgan, HSBC, Deutsche Bank gibi kurumlar 75 baz puanlık artış beklentilerini paylaşırken piyasada da 75 baz puanlık artış fiyatlanmıştı.
Peki, şimdi ne olacak?
👏 Enflasyonun zirvelere ulaştığı, stagflasyon ve resesyon ihtimallerinin konuşulduğu bir piyasada geç kalmakla eleştirilen FED’in bu hareketi, adeta bir kahraman gibi alkışlanacak mı?
😱 Yoksa artık FED bir sonraki adımını asla bilmediğimiz koca ayaklı bir dev gibi bizi korkutacak mı?
Gelin, Powell ne demiş birlikte bakalım!
📌 Powell açıklamalara başladı!
- İlk söylemi “enflasyonla mücadele” olan Powell, artan enflasyonu ve ilk çeyrekte düşen ekonomik aktiviteyi (yatırımlar bazında) 75 baz puanlık artışın sebebi olarak gösterdi.
- Powell’ın söylemlerine göre Rusya-Ukrayna arasındaki savaş enflasyon üzerinde ek baskı oluşturuyor ve Çin’deki Covid-19 kaynaklı karantinalar tedarik zinciri krizini daha kötü bir noktaya çekebilir.
- Powell, enflasyona yönelik hâlâ yukarı yönlü risklerin olduğunu düşündüklerini vurgulayarak gelecek aylarda enflasyonun 2%’ ye düştüğüne dair kanıtlar arayacaklarını ve bunun ekonominin durumu ve gelen verilere göre değişebileceğini belirtti.
- “75 baz puanlık artırımların çok yaygınlaşmasını beklemeyin. Bir sonraki toplantıda (Temmuz) 50 veya 75 baz puanlık bir artış olabilir. Faiz artırımlarının boyutunun belirleyicisi önümüzdeki ekonomik veriler (enflasyon, perakende vb.) olacak.” ifadelerini kullandı.
- İfadelerine”Mayıs ayındaki enflasyon verisinin ardından büyük ölçekli bir faiz artırımının uygun olacağını düşündük. Enflasyonun şimdiye kadar gerilemeye başlamasını bekliyorduk.” cümlesini eklerken bir sonraki toplantıda 50 veya 75 baz puanlık bir artış olabileceğini de tekrarladı.
- Powell, “Özetlemek gerekirse yaptığımız hareketin her şeyi etkilediğini biliyoruz ama yaptığımız her şey kamu için! En fazla istihdam ve fiyat istikrarı hedefleri için elimizden geleni yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
- “Ne kadar sıkı bir para politikası uygulamamız gerektiğini bilemiyoruz. Bu politikaların ne kadar sıkı olacağını önümüzdeki ekonomik veriler belirleyecek. Eğer enflasyonda düzelme (gerileme) göremezsek, daha net (sıkı, agresif) tepki vermemiz gerekir.” diye belirten Powell “Ana hedefimizin işgücü piyasasının gücünü bozmadan enflasyonu 2% seviyesine çekmek olduğunu düşünüyorum. Kontrolümüz altında olmayan birçok faktör (Rusya-Ukrayna, Çin) bu hedefin ne derece gerçekleştirilebileceğini gösterecek.” dedi.
- Yüksek enflasyonun sebeplerinin “FED’in kontrolü dışındaki nedenler” olduğunun giderek daha net anlaşılır bir hâle geldiğini ayrıca vurguladı.
- “Çok net bir şekilde söyleyeyim, bir resesyon oluşturmaya (başlatmaya) çalışmıyoruz. Ana hedefimiz enflasyonu 2% seviyesine çekmek ve bu süreçte işgücü piyasasının gücünü korumak.“
- “Faiz oranlarını önümüzdeki aylarda hangi seviyede olmaları gerekiyorsa oraya getireceğiz.”
- “ABD halkının enflasyonu 2%’ye indirebileceğimize inandığını düşünüyoruz.”
- “Enflasyonu düşürmemiz biraz zaman alacak. Yumuşak bir iniş (hasarsız bir şekilde enflasyonun indirilebilmesi) yapabilir miyiz emin değilim. Emtia (petrol, gıda) fiyatlarındaki dalgalanmalar yumuşak bir iniş şansını elimizden alabilir.(Kontrolümüz dışındaki faktörler)”
Sözlük
💸 Faizlerin Artması Neden Önemli?
Faiz oranlarını, verilen borç paranın fiyatı olarak düşünürsek, kredi (borç) çekmenin fiyatının artması hem bireysel harcamalarımız üzerinde hem de işletmelerin yeni yapacakları yatırımlar üzerinde etkiye sahiptir.
Faiz oranları arttığında, bankaların birbirlerinden aldıkları borç paranın fiyatı pahalılaşır. Dolayısıyla, bankalar da bu artışı hem bireysel hem de kurumsal müşterilerine yansıtarak, verdikleri her türden kredinin faiz oranını artırırlar.
Kredi çekmenin maliyeti arttığında ise insanlar daha az kredi ve kredi kartı harcaması yaparak borçlanmalarını ve harcamalarını kısarlar. Daha az harcama yapılması da, ekonomideki diğer bireylerin daha az para kazanması anlamına gelir. Aynı şekilde şirketlerin yapacakları yeni yatırımlar için çektikleri kredilerin maliyeti artacağından ötürü, işletmeler yatırımlarını ve dolaylı olarak gelecekteki üretimlerini de kısmış olurlar.
Bunlara ek olarak faiz, “karşılaştırmalı olarak” daha risksiz bir yatırım olduğu için, artan faiz oranları görece risksiz yatırıma olan talebi artırır ve ticari yatırımların azalmasına neden olur. Üretime dayalı reel yatırım veya hisse senedi aracılığıyla şirket ortaklığına dayalı yatırımlar yerine, daha kolay getiri sağlayan faiz tercih edilmeye başlanır. Üretimin ve yatırımların azalması, ülke ekonomisi için hem daha az iş imkânı hem de daha az gelir kaynağı demektir.
🤷🏼♀️ Faiz Neden Artırılır?
Faiz artırmak bu kadar kötü bir şeyse, neden faizler artırılır? Aslında bakarsak, parasal genişlemenin ve hızlı bir ekonomik büyümenin hedeflendiği bir zamanda faizlerin artırılması tercih edilmese de, kimi zaman faizlerin artırılması ülke ekonomisinin sağlığı için bir gerekliliktir.
⚠️ Faizlerin uzunca bir süre düşük kaldığı, ekonomideki parasal teşviklerle enflasyonun yükseldiği, yerel para biriminin değer kaybettiği ve ekonominin ısındığı bir ortamda, faizlerin artırılması enflasyonla mücadele de en önemli araçlardan biri haline gelir.
Günümüz ABD’si buna en güzel örneklerden biridir. Pandemi dönemiyle faizleri 0-25% aralığına çekip uzunca bir süre bu aralıkta bırakan Fed, varlık alımlarını hızlandırarak ekonomiye para enjekte etmiş ve ABD ekonomisini canlandırmıştı.
- Varlık alımları ne demek? Halktan borç para almak için verilen borçlanma senetlerinin halktan para karşılığında geri satın alınmasıdır. Borçlanma senetleri Fed’e geri dönmüş, halka da yeni basılan dolarlar verilmişti.
- Fed bu geri alımlarını durdurarak, ekonomiye daha fazla para enjekte edilmesini engellemeyi planlıyor.
Fed’in bu genişlemeci politikaları sonucunda ABD’de enflasyon son 40 yılın zirvesine çıktı. Bu yüzden Fed, faizleri artırmayı ve varlık alımlarını durdurmayı planlayarak enflasyonla mücadele etmeye çalışıyor. Peki, bu mekanizma nasıl işliyor?
Fed Faiz Artırırsa Ne Olur?
Yukarıda da faizin öneminden bahsettiğimiz gibi, faizlerin yükselmesiyle birlikte ekonomideki yüksek harcamalar ve borçlanmalar azalma eğilimine girer. Ürün ve hizmetlere olan talebin azalması ise fiyatlarının da azalması veya sabit kalması yönünde baskı oluşturur.
Faiz oranlarının artması, aynı zamanda risksiz yatırımın getirisini de artırır.
Bireyler ve kurumlar birikimlerini hisse senedi gibi daha yüksek riskli yatırım araçları yerine, daha düşük riskli faiz ve türevi yatırım araçlarına kaydırır. Böylece borsaya olan talep azalırken, dolaşımdaki para miktarı banka kasalarına gireceği için enflasyonda azalma eğilimine girer. Yurt dışındaki yatırımcılar arasından yüksek faizden yararlanmak isteyenleri de ülkeye çekerek, ülkedeki döviz miktarı artırır.
Enflasyonun azalması ve ülkedeki dövizin artması ise yerel para biriminin diğer para birimleri karşısında değer kazanmasına yardımcı olur.
📌 Fed noktasında ise bu, ABD dolarının özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimleri karşısında değer kazanmasına yardımcı olur.
ABD dolarının değeri genellikle “DXY Endeksinden” takip edilir. ABD dolarının, endeksin içerisinde bulunan 6 para birimi karşısındaki değerini gösterir. Bu para birimleri, Euro (EUR), Japon Yeni (JPY), İngiliz Pound’u (GBP), Kanada Doları (CAD), İsveç Kronu (SEK) ve İsviçre Frank’ı (CHF) dır.
Yüksek faizin ülkeye getirdiği yabancı yatırımcıların uzun vadede hisse senedi veya yatırım fonu gibi yerel para cinsinden yatırım araçlarına da ilgi gösterme ihtimali vardır.
Geçmişte Fed Faizleri Borsaları Nasıl Etkiledi?
ABD Merkez Bankası Fed faiz oranlarını arttırdığında, Amerikan Doları’na yönelik “yatırım talebi” de artmaya meyillidir. Amerikan Doları daha fazla faiz getirisi sunacağı için uluslararası yatırımcılar ellerindeki yabancı döviz varlıklarını Amerikan Doları’na çevirmeye meyilli olabilirler.
Bunun sonucu olarak ise, Amerikan Doları diğer ülke para birimlerinin karşısında değer kazanırken, özellikle Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin para birimleri değer kaybetmeye meyilli olur.
📉 Örneğin; FED faizlerinin 1,75% seviyesinden 2,50%’ye yükseldiği 2018 senesinde “Gelişmekte Olan Ülkelerin Para Birimleri Endeksi”ne bakacak olursak;
Kırmızı çizgilerle işaretlenen faiz artırımlarının ardından para birimlerinin değerlerinin düştüğünü görürüz.
📈 ABD Merkez Bankası Fed’in faizleri %2,50’den tekrar %1,75’e düşürdüğü 2019 senesinde ise;
Kırmızı çizgilerle işaretlenen faiz artırımlarının ardından para birimlerinin değerlerinin düştüğünü görürüz.
📉 Faiz oranlarının hisse senedi piyasaları üzerindeki etkisini ise, S&P 500 endeksinin faiz oranları artırımlarına verdiği tepkilerden incelersek;
2018 senesinde Fed’in faiz artırımlarını gerçekleştirdiği günün ardından endeks kısa vadede değer kaybetse de ilerleyen günlerde yükselişe geçmiş. 📈
📉 Yine aynı şekilde, faizlerin indirildiği 2019 senesinde ise;
Faiz indirimlerinin ardından endeks 2 kere düşüş, 1 kere de yükseliş yaşamış. Takip eden günlerde ise yine yükselişe geçmiş. 📈
- Öte yandan, faiz artışının etkileri sektörlere göre değişkenlik de gösterebilir. Yüksek faiz oranlarından fayda sağlayabilecek şirket ve sektörlere göre, Fed’in kararı yatırımcılar açısından hisse senedi özelinde önem kazanır.
🔍 Peki, Sektörler?
🏦 Finans sektörü, ana gelir modeli olarak faize dayandığı için, faizlerin artması banka ve finans kuruluşlarının verdikleri kredilerden daha fazla gelir kazanmaları anlamına gelir.
⚡️ Enerji sektörü, yüksek enflasyon maliyetini kullanıcıların faturalarına yansıtabildiği ölçüde gelirlerini artırabilir. Yükselen bir enflasyon beklentisi de faiz oranlarını yükseltebilir.
- Düşük faiz oranları, borç paranın maliyetini düşüreceği için borçlanmalar ve harcamalar artabilir. Bu da yüksek enflasyon oluşturur.
📉 Neden faizlerin artması Tesla, Nvidia, Google veya AMD gibi hisseleri etkiliyor?
Nvidia (NVDA), Apple (AAPL), Microsoft (MSFT) veya Tesla (TSLA) gibi kasasına para giren büyüme şirketleri ve Rivian (RIVN), Airbnb (ABNB) veya Snapchat (SNAP) gibi zarar eden şirketlerin hisse senetleri fiyatlanırken, “şu anda kazandıkları” para değil, “gelecekte kazanmaları beklenen” para göz önüne alınır.
- İşte tam olarak bu yüzden bazı şirketler zarar etmelerine rağmen yüksek fiyatlanırken, bazıları da mevcut kazançlarının 60-70 katı üzerinden fiyatlanırlar.
📌 Gelecekteki paranın değeri ise faiz oranlarından direkt olarak etkilenir.
Faiz ve büyüme hisseleri arasındaki ilişkiyi, “time value of money” yani “paranın zaman değeri” dediğimiz kavram ile açıklayabiliriz. Şöyle düşünelim, biri gelse ve sana 1 milyon doları şu anda mı istersin? Yoksa 1 sene sonra mı? diye sorsa, nasıl cevap verirdin? Tabii ki o parayı şu anda almak istediğini söylersin. Hepimiz aynı cevabı verirdik.
Bu kararımız mantıksal sebeplerle alınmış olsun ya da olmasın, finansal olarak kesinlikle doğru bir karar olurdu. Çünkü şu anda aldığımız 1 milyon doları finansal bir enstrümanda değerlendirdiğimizde belirli bir yıllık getiri ile elimizde parayı artırabiliriz.
- Örnek olarak, yıllık 5% getiriden 50 bin dolar elde edebiliriz. Bu ise, “şu anki” 1 milyon doların değerinin, “1 yıl sonraki” 1 milyon doların değerinden 50 bin dolar daha fazla olduğunu gösterir.
Kilit nokta da işte tam buradadır. Getiri oranı ne kadar yükselirse, “gelecekteki paranın” değeri de “şu an”a oranla o kadar azalır. Bu getiri 10% olsaydı, gelecekteki 1 milyon dolar şu anki 1 milyon dolara kıyasla 100 bin dolar, 20% olsaydı da, 200 bin dolar daha az değerli olurdu.
İşte faiz oranlarının artması yani faizin kazandırdığı yüzdelik miktarın artması, Tesla veya Nvidia gibi büyüme hisselerinin gelecekte kazanmaları beklenen paranın değerini düşürür. Bu ise hisselerin fiyatlamalarını etkileyerek, değer kaybetmelerine yol açar.
🤿 Derine Dal: Büyüme hisselerine uygulanan bu değerleme yöntemine “Future Cash Flow” yani “Gelecekteki Nakit Akışı” adı verilir. Bu değerden, belirlediğimiz yıllık getiri oranını (yukarıdaki örnekte 5%’ti) düştüğümüz zaman, “Discounted Future Cash Flow” değerini, yani gelecekteki paranın değerinden, yıllık getirinin düşülmüş halini buluruz.
- Bu değer, yatırım yaptığımız şirketin gelecekte kazanacağı paranın değerini “en net” şekilde bize gösterir. Bu hesaplama yönteminde kullanılan yıllık getiri oranı ise genellikle ABD 10 Yıllık tahvil faiz oranıdır.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı