FED, hepimizin artık son olmasını umduğu faiz kararını açıkladı.
Geçtiğimiz sene mart ayında başlattığı faiz artışlarında son atımlık faiz kurşununu da kullandı ve 25 baz puanlık bir faiz artışı daha yaparak gösterge faiz oranını 5,0%-5,25% aralığına getirdi. Piyasanın çoktan fiyatladığı ve kabullendiği bir artıştı bu ancak merak ettiğimiz ve umduğumuzun aksi bir cevaba henüz hazır olmadığımız bir soru daha var: “FED, faiz artışlarında sona geldi mi?” yani bu, sahiden son atımlık bir faiz kurşunu mu?
Bu sorunun cevabının bir ucunda bankacılık krizi, iflas eden bankalar ve resesyonun eşiğinde olan bir ABD ekonomisi var diğer ucunda ise FED’in azaltmak uğruna uzun zamandır mücadele ettiği inatçı yüksek enflasyonun 2%’lik hedefin halen üstünde kaldığı gerçeği. Bu toplantı önemli çünkü FED’in bu gerçeklerden hangisini dikkate aldığı belli olacak.
Powell’ın Açıklamaları
Powell: Önümüzdeki faiz artırımlarının geleceğini ve şiddetini belirlemek için veriye (enflasyon verisi, işsizlik verisi vb.) bağımlı bir bir yaklaşım belirleyeceğiz.
Powell: Enflasyon uzun vadeli 2% hedefimizin üzerinde. Enflasyonu bu seviyelere (2%) düşürme hedefimize oldukça güçlü bir şekilde bağlıyız.
Powell: İşgücü piyasası gücünü koruyor. Son üç ayda istihdam aylık ortalama 345 bin oldu.
Powell: Enflasyonist baskılar hâlâ şiddetini koruyor. Enflasyon 2%’lik hedefimizin oldukça üzerinde seyretmeye devam ediyor. Değişken gıda ve enerji kategorileri haricinde çekirdek tüketici fiyatları 4,6% yükseldi.
Powell: Her toplantıyla birlikte faiz oranlarının geleceğini (yeni artırım, indirim veya sabit bırakmak) tekrar tekrar değerlendireceğiz.
Powell: Eğer daha fazla sıkılaşmak (faiz artırımlarının devamı) gerekirse, biz de daha fazlasını yapmaya hazırız.
Powell: Bugünkü toplantıda faiz oranlarında herhangi bir duraklama yapılmasına karar verilmedi.
Powell: Mart ayında bankacılık sektöründe oluşan sıkıntılar, haneler ve şirketler için kredi koşullarını daha da sıkılaştırıyor. Bu yüzden sıkı kredi koşullarının ekonomik faaliyeti, istihdamı ve enflasyonu etkilemesi muhtemel.
Powell: Enflasyonun düşmesi için beklentinin altında büyüme ve işgücü koşullarında hafifleme gerekecek.
Powell: Yeteri kadar kısıtlayıcı bir para politikası seviyesine henüz ulaşamadık. Sene sonu faiz oranı tahminimiz olan 5%-5,25% aralığını haziran toplantısında tekrar değerlendireceğiz.
Powell: Yeterli sayılabilecek kısıtlayıcı para politikası seviyesi çok da uzağımızda olmayabilir.
Powell: Resesyondan kaçma ihtimalimiz, resesyon yaşama ihtimalimizden daha yüksek.
Powell: Eğer enflasyon oranları yüksek kalırsa, faiz oranlarını düşüremeyiz. FOMC’nin enflasyonun geleceğine yönelik görüşleri henüz faiz oranlarında bir indirimi desteklemiyor.
Powell: Faiz artışlarının başlangıcından çok sonuna geldiğimize dair bir fikir birliği var. Faizleri sabit bırakma tartışması daha önceki toplantılarda ortaya atıldı ancak bu toplantıda 25 baz puan artış için büyük bir destek vardı.
Sözlük
💸 Faizlerin Artması Neden Önemli?
Faiz oranlarını, verilen borç paranın fiyatı olarak düşünürsek, kredi (borç) çekmenin fiyatının artması hem bireysel harcamalarımız üzerinde hem de işletmelerin yeni yapacakları yatırımlar üzerinde etkiye sahiptir.
Faiz oranları arttığında, bankaların birbirinden aldıkları borç paranın fiyatı da artar. Dolayısıyla, bankalar da bu artışı hem bireysel hem de kurumsal müşterilerine yansıtarak verdikleri her türden kredinin faiz oranını artırırlar.
Kredi çekmenin maliyeti arttığında ise insanlar daha az kredi ve kredi kartı harcaması yaparak borçlanmalarını ve harcamalarını kısarlar. Daha az harcama yapılması da ekonomideki diğer bireylerin daha az para kazanması anlamına gelir. Aynı şekilde şirketlerin yapacakları yeni yatırımlar için çektikleri kredilerin maliyeti artacağından ötürü işletmeler yatırımlarını ve dolaylı olarak gelecekteki üretimlerini de kısmış olurlar.
Bunlara ek olarak faiz, “karşılaştırmalı olarak” daha risksiz bir yatırım olduğu için artan faiz oranları görece risksiz yatırıma olan talebi artırır ve ticari yatırımların azalmasına neden olur. Üretime dayalı reel yatırım veya hisse senedi aracılığıyla şirket ortaklığına dayalı yatırımlar yerine, daha kolay getiri sağlayan faiz tercih edilmeye başlanır. Üretimin ve yatırımların azalması, ülke ekonomisi için hem daha az iş imkânı hem de daha az gelir kaynağı demektir.
🤷🏼♀️ Faiz Neden Artırılır?
Faiz artırmak bu kadar kötü bir şeyse, neden faizler artırılır? Aslına bakarsak, parasal genişlemenin ve hızlı bir ekonomik büyümenin hedeflendiği bir zamanda faizlerin artırılması tercih edilmese de kimi zaman faizlerin artırılması ülke ekonomisinin sağlığı için bir gerekliliktir.
⚠️ Faizlerin uzunca bir süre düşük kaldığı, ekonomideki parasal teşviklerle enflasyonun yükseldiği, yerel para biriminin değer kaybettiği ve ekonominin ısındığı bir ortamda, faizlerin artırılması enflasyonla mücadelede en önemli araçlardan biri haline gelir.
Günümüz ABD’si buna en güzel örneklerden biridir. Pandemi dönemiyle faizleri 0-25% aralığına çekip uzunca bir süre bu aralıkta bırakan FED, varlık alımlarını hızlandırarak ekonomiye para enjekte etmiş ve ABD ekonomisini canlandırmıştı.
- Varlık alımları ne demek? Halktan borç para almak için verilen borçlanma senetlerinin halktan para karşılığında geri satın alınmasıdır. Borçlanma senetleri FED’e geri dönmüş, halka da yeni basılan dolarlar verilmişti.
- FED bu geri alımlarını durdurarak ekonomiye daha fazla para enjekte edilmesini engellemeyi planlıyor.
FED’in bu genişlemeci politikaları sonucunda ABD’de enflasyon 2022 yılında son 41 yılın zirvesine çıktı. Bu yüzden FED, faizleri artırmayı ve varlık alımlarını durdurmayı planlayarak enflasyonla mücadele etmeye başladı. Peki, bu mekanizma nasıl işliyor?
FED Faiz Artırırsa Ne Olur?
Yukarıda da faizin öneminden bahsettiğimiz gibi, faizlerin yükselmesiyle birlikte ekonomideki yüksek harcamalar ve borçlanmalar azalma eğilimine girer. Ürün ve hizmetlere olan talebin azalması ise fiyatlarının da düşmesi veya sabit kalması yönünde baskı oluşturur.
Faiz oranlarının artması, aynı zamanda risksiz yatırımın getirisini de artırır.
Bireyler ve kurumlar birikimlerini hisse senedi gibi daha yüksek riskli yatırım araçları yerine, daha düşük riskli faiz ve türevi yatırım araçlarına kaydırır. Böylece borsaya olan talep azalırken dolaşımdaki para miktarı banka kasalarına gireceği için enflasyon da azalma eğilimine girer. Yurt dışındaki yatırımcılar arasından yüksek faizden yararlanmak isteyenleri de ülkeye çekerek ülkedeki döviz miktarını artırır.
Enflasyonun azalması ve ülkedeki dövizin artması ise yerel para biriminin diğer para birimleri karşısında değer kazanmasına yardımcı olur.
📌 FED noktasında ise bu, ABD Doları’nın özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimleri karşısında değer kazanmasına yardımcı olur.
ABD Doları’nın değeri genellikle “DXY Endeksinden” takip edilir. ABD Doları’nın, endeksin içerisinde bulunan 6 para birimi karşısındaki değerini gösterir. Bu para birimleri: Avro (EUR), Japon Yeni (JPY), İngiliz Poundu (GBP), Kanada Doları (CAD), İsveç Kronu (SEK) ve İsviçre Frankı (CHF)’dır.
Yüksek faizin ülkeye getirdiği yabancı yatırımcıların uzun vadede hisse senedi veya yatırım fonu gibi yerel para cinsinden yatırım araçlarına da ilgi gösterme ihtimali vardır.
📉 Neden faizlerin artması Tesla, Nvidia, Google veya AMD gibi hisseleri etkiliyor?
Nvidia (NVDA), Apple (AAPL), Microsoft (MSFT) veya Tesla (TSLA) gibi kasasına para giren büyüme şirketleri ve Rivian (RIVN), Airbnb (ABNB) veya Snapchat (SNAP) gibi zarar eden şirketlerin hisse senetleri fiyatlanırken, “şu anda kazandıkları” para değil, “gelecekte kazanmaları beklenen” para göz önüne alınır.
- İşte tam olarak bu yüzden bazı şirketler zarar etmelerine rağmen yüksek fiyatlanırken, bazıları da mevcut kazançlarının 60-70 katı üzerinden fiyatlanırlar.
📌 Gelecekteki paranın değeri ise faiz oranlarından direkt olarak etkilenir.
Faiz ve büyüme hisseleri arasındaki ilişkiyi, “time value of money” yani “paranın zaman değeri” dediğimiz kavram ile açıklayabiliriz. Şöyle düşünelim: Biri gelse ve sana “1 milyon doları şu anda mı istersin yoksa 1 sene sonra mı?” diye sorsa, nasıl cevap verirdin? Tabii ki o parayı şu anda almak istediğini söylerdin. Hepimiz aynı cevabı verirdik.
Bu kararımız mantıksal sebeplerle alınmış olsun ya da olmasın, finansal olarak kesinlikle doğru bir karar olurdu. Çünkü şu anda aldığımız 1 milyon doları finansal bir enstrümanda değerlendirdiğimizde belirli bir yıllık getiri ile elimizdeki parayı artırabiliriz.
- Örnek olarak, yıllık 5% getiriden 50 bin dolar elde edebiliriz. Bu ise, “şu anki” 1 milyon doların değerinin, “1 yıl sonraki” 1 milyon doların değerinden 50 bin dolar daha fazla olduğunu gösterir.
Kilit nokta da işte tam buradadır. Getiri oranı ne kadar yükselirse, “gelecekteki paranın” değeri de “şu an”a oranla o kadar düşer. Bu getiri 10% olsaydı, gelecekteki 1 milyon dolar şu anki 1 milyon dolara kıyasla 100 bin dolar, 20% olsaydı da 200 bin dolar daha az değerli olurdu.
İşte faiz oranlarının artması yani faizin kazandırdığı yüzdelik miktarın artması, Tesla veya Nvidia gibi büyüme hisselerinin gelecekte kazanmaları beklenen paranın değerini düşürür. Bu ise hisselerin fiyatlamalarını etkileyerek değer kaybetmelerine yol açar.
🤿 Derine Dal: Büyüme hisselerine uygulanan bu değerleme yöntemine “Future Cash Flow” yani “Gelecekteki Nakit Akışı” adı verilir. Bu değerden, belirlediğimiz yıllık getiri oranını (yukarıdaki örnekte 5%’ti) düştüğümüz zaman, “Discounted Future Cash Flow” değerini, yani gelecekteki paranın değerinden, yıllık getirinin düşülmüş halini buluruz.
- Bu değer, yatırım yaptığımız şirketin gelecekte kazanacağı paranın değerini “en net” şekilde bize gösterir. Bu hesaplama yönteminde kullanılan yıllık getiri oranı ise genellikle ABD 10 yıllık tahvil faiz oranıdır.
“FED Faiz Artırırsa Ne Olur?” sorusunun cevabını detaylı bir şekilde izlemek için bu linkten Midas Akademi YouTube içeriğimize ulaşabilirsin.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı