Yatırım yaparken doğru stratejileri belirlemek, doğru hisseleri seçmek kadar önemlidir. Farklı yatırımcılar farklı stratejiler benimseyerek portföylerini hisseler, tahviller ve fonlara göre veya yalnızca hisselere göre konumlandırabilir.
Kelimenin tam anlamıyla, en basitinden en karmaşığına kadar yüzlerce portföy stratejisi var. Hangi stratejiyi izleyeceğin doğal olarak hangi alana yatırım yapmak isteyeceğine göre değişir.
Ama ister yatırım yapmaya başlamak ister portföy düzenlemek olsun, Warren Buffett’tan ABD’nin önde gelen üniversitelerine uzanan altı farklı fon stratejisini derledik.
Dilersen lafı uzatmadan önce bu stratejilere kısa bir göz atıp ardından birbirleriyle karşılaştıralım.
🎯 Tek Fon Portföyü (S&P 500)
Bu yaklaşım, parayı her şeyi kapsayan tek bir fona koyarak yatırım yapmayı kolaylaştırır. Bu fonlar, genellikle riski ayarlamak için varlık sınıflarının karışımını periyodik olarak yeniden dengeleyen bir hedef tarih fonu veya alternatif olarak bir piyasa endeksi izleme fonu olabilir.
Bunu, yatırımlarının çeşitlendirilmesi ve yönetimi için “tek durak noktası” olarak düşünebilirsin. Bu strateji, örneğin yatırım yapmaya yeni başlayan ve sadece basit, iyi düşünülmüş ve erişilebilir bir değer arayanlar için uygun olabilir.
Ancak büyük bir dezavantajı da vardır: portföyü tek bir fonla sınırlandırmak, yatırımcıyı bu fonun karşı karşıya olduğu belirli risklere tamamen maruz bırakacaktır.
🎯 İki Fon Portföyü
Bu strateji, iki varlık sınıfının, özellikle de bunlar hisse ve tahvil ise, bir taneden daha iyi olduğu fikrini benimser.
Bu stratejiyle, biri hisseler diğeri tahviller için olmak üzere iki yatırım fonuna veya ETF’e yatırım yapılır. Böylece yatırımcı, yatırımlarını büyütmek ve gelir elde etmek arasında bir denge kurabilir ve tüm bunları yaparken işleri basit ve çeşitlendirilmiş bir düzeyde tutabilir.
Esasen iki fon portföyü, yatırımcının yatırımlarını daha riskli hisselere ve daha güvenli tahvillere kendisini rahat hissettiği oranlarda yaymasına olanak tanır.
🎯 Warren Buffett’ın 90/10 Portföyü
Bu, kolay ve uzun vadeli bir plan isteyen herkes için harika olan oldukça basit bir yatırım stratejisidir.
Bu planla yatırımcı, parasının 90%’ını düşük maliyetli bir S&P 500 endeks fonuna, kalan 10%’unu ise kısa vadeli Hazine tahvillerine yatırabilir. Omaha Kâhini Buffett’ın bu stratejideki mantığı, uzun vadede borsanın diğer yatırım seçeneklerinden daha iyi performans gösterme eğiliminde olduğudur.
Bu mantık ve ABD ekonomisinin uzun vadeli büyüme beklentilerine duyduğu istikrarlı güven, Buffett’ın hisselere ağırlık verip Hazine tahvillerine ağırlık vermemesinin ana nedenidir.
🎯 Dave Ramsey’nin Dört Fon Portföyü
Para uzmanı Dave Ramsey’in tavsiyelerini izleyen bu plan, yatırımcının parasını dört farklı türde yatırım fonuna veya ETF’e bölmekten oluşur; büyüme, büyüme ve gelir, agresif büyüme ve uluslararası.
Yatırımcı, parasının büyük bir kısmını hisselere yatırdığı ve hem agresif büyüme hem de uluslararası fonları içerdiği için bu strateji, piyasadaki iniş çıkışlarla başa çıkabilen ve hisselere yatırım yapmanın getirdiği riskleri anlayan yatırımcılar için en iyisi olarak görülür.
🎯 Sarmaşık Ligi Bağış Portföyü
Bu yatırım stratejisi Harvard, Yale ve Stanford gibi ABD’nin Sarmaşık Ligi olarak adlandırılan ayrıcalıklı ve büyük üniversitelerinin bağışları tarafından kullanılanla aynıdır.
Bu vakıflar, uzun vadede riski nispeten düşük tutarken büyük kârlar elde etmekle ilgili süslü yatırım taktikleriyle ünlüdür. Gizli sosları, paralarını normal hisseler ve tahvillerden alternatif yatırımlara kadar çeşitli alanlara yaymaya dayanır.
Bu, alternatif varlıklarda büyük bir yığınla çeşitli bir portföy oluşturmanın ve sürdürmenin giriş ve çıkışlarını gerçekten anlayan bilgili yatırımcılar için mükemmel olarak tanımlanan bir stratejidir.
🎯 Al ve Tut Portföyü
Bu yaklaşım, yukarıdakilere göre en çeşitlendirilmiş stratejidir: Riski kontrol altında tutarken uzun vadede getirileri artırmak için yatırımları farklı varlık türlerine, bölgelere ve yatırım yaklaşımlarına yaymayı amaçlar.
Buradaki fikir, çeşitli alanlardan yatırımların bir karışımına sahip olmanın potansiyel olarak dar bir odağa bağlı kalmaktan çok daha iyi olabileceğidir.
Ne kadarının nereye gideceğine dair ayrıntılar yatırımcıdan yatırımcıya değişebilir ancak konsept, farklı kategorilerdeki varlıkları tutmaktır. Böylece bir varlık sallandığında, tüm portföyün büyük bir darbe alma olasılığı daha düşüktür.
🤔 Neye Göre Karşılaştırmalı?
Strateji ne kadar karmaşık olursa getirinin de o kadar yüksek olacağı yönünde yaygın bir inanış var ve bunun her zaman doğru olmayacağını göz önünde tutmak gerekir.
Altı portföyde ve PortfoliosLab’de analiz edilen daha yüzlerce portföyde, pek çok strateji süper basit S&P 500 endeksinden daha iyi performans göstermeyi başaramadı.
Aslında, sadece Buffett’ın 90/10 portföyü endeksten daha iyi performans göstermeyi başardı – ve bunu, son on yılda yıllık 1% gibi övgüye değer bir oranla yaptı.
Ayrıca portföyler S&P 500’den ne kadar uzaklaşırsa, endeksten daha iyi performans göstermenin o kadar zorlaştığı da bir gerçek. Bu da akla yatıyor, zira şimdiye kadar tahvil ya da hisse piyasasından çok az sayıda başka endeks S&P 500’ün getirilerini gerçek anlamda uzun süre geçmeyi başarabildi.
Bu durum portföy stratejileri için de geçerli: S&P 500’ü zaman içinde geçmeyi başaranlar yalnızca ağırlıklı olarak teknoloji hisselerine odaklananlar oldu.
Hiçbir portföy birbirinin aynısı değildir ve birini diğeriyle karşılaştırırken çok fazla nüans vardır. Bu çeşitli portföylere bakarken, Sharpe oranlarını kontrol ederek farklı risk seviyelerini hesaba katmakta fayda var.
Nedir bu Sharpe oranı? Sharpe, daha riskli bir varlığı tuttuğun için maruz kaldığın ekstra volatilite karşılığında ne kadar fazla getiri elde ettiğine dair bir fikir verir. Esasen, yatırımın getirisinin akıllı yatırım kararlarından mı yoksa aşırı riskten mi kaynaklandığını anlamana yardımcı olur.
Riske göre ayarlanmış daha iyi bir performansı yansıttığı için 1’e eşit veya daha yüksek bir oran iyi olarak kabul edilir. Yukarıdaki portföylerden yalnızca ikisinin Sharpe oranı S&P 500 portföyünden daha yüksektir; İki Fon Stratejisi ve Warren Buffett’ın 90/10 Portföyü.
🏆 En İyiler Hangileri?
İlk olarak, alternatif varlık sınıflarına – örneğin bir gayrimenkul yatırım ortaklığı veya Vanguard Real Estate ETF ile – yatırım konusunda bir uyarı yapmak gerek.
Bu hamle, S&P 500’e kıyasla Sarmaşık Ligi portföyünün veya Al ve Tut portföyünün genel getirilerini veya riske göre ayarlanmış getirilerini iyileştirmek için şimdiye kadar pek bir şey yapamadı.
Aslında, fonun daha yüksek gider oranı getirileri aşağı çekecektir. Yine de cazibesini görmek kolay. Perakende yatırımcıların özel sermaye, gayrimenkul, hedge fonlar ve emtia gibi alternatif varlıklar söz konusu olduğunda kurumsal yatırımcıların sahip olduğu türden bir erişim elde etmeye çalışmasının bir yoludur ve bu da daha büyük oyuncular için etkileyici bir performans sağlamaya yardımcı olabilir.
Çeşitlendirme için daha fazla fon satın almak da riske göre ayarlanmış getiriler açısından pek işe yaramadı. Öte yandan, tek başına S&P 500’e yatırım yapmak da yeterli çeşitlendirme sağlamaz.
Elbette 500 şirketin her birine yatırım yapıyor olursun ancak eşit ölçülerde değil; endeksteki ilk on şirket, karşılaştırma ölçütünün üçte birine yakınını oluşturuyor ve on pozisyonun sekizinde teknoloji şirketleri yer alıyor.
Bu nedenle Buffett’ın oyun kitabından bir sayfa alıp 90/10 portföyünü benimsemek bu noktada daha iyi olabilir, tabii bu tamamen yatırımcı stratejisine bağlıdır.
📝 Sonuçta, yatırım söz konusu olduğunda herkese uyan tek bir cevap yoktur: En iyi portföy dağılımı yatırımcının ne istediğine; hedeflerine, risk toleransına bağlı olacak ve yatırım ufku geliştikçe zaman içinde değişecektir.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynak: Finimize
