Her ne kadar astrolojik bir analiz yapmıyor olsak da bu sene Çin astrolojisine göre “Tavşan” yılı! 1950’den beri S&P 500 performasını incelediğimizde tavşan yıllarında ABD borsalarında S&P 500 yatırımlarından ortalama 10.6% getiri sağlandığını görüyoruz. Diğer yandan 83.3% gibi oldukça yüksek bir değerin de sağlanabildiği görülüyor.
Fakat bunlar karşılaştırma yapmaktan çok, bir genelleme yapmamıza olanak sağlayan veriler…
Örneğin, 2022 yılı “Kaplan” yılı olarak geçiyordu ve ortalama 10.2% gibi bir S&P 500 getirisi görmemiz olanaklıyken ve maksimum 57% gibi bir kâr oranı sağlanabilecekken; 2022 yılında S&P 500’de 30% civarı kayıp yaşandı ve yıl 22% gibi bir kayıpla kapandı.
O yüzden aslında bu tarz genellemeler yaparken dikkatli olmak gerekiyor. Her dönemin farklı koşulları oluyor ve bunları birebir karşılaştırmadan, aradaki farkları ortaya koymadan genel yorumlar yapmak çok da anlamlı değil. Bu sadece gözümüze ve gönlümüze hoş gelebilir.
Çin, hepimizin bildiği gibi, bir nevi dünyanın fabrikası! Ve bu fabrika neredeyse 2 yıldır Covid kapatması altındaydı. Bu süreçte dünya hem tedarik zinciri sıkıntılarıyla hem de üretim kapasitesi sıkıntılarıyla yüzleşti. Dolaylı olarak da tabii ki bir enflasyon sarmalına girdi. Bu süreçte dünyadaki farklı ülkeler tedarik zinciri hatlarını değiştirmeye çalışsa da ne yazık ki bu süreç çok kısa sürmeyecek.
Yukarıdaki tabloda, Çin açılmaya başladığından beri petrol ve bakır gibi emtialarda artış görmeye başladık. Çünkü üretim tarafında ham madde ihtiyacı artıyor. Bu sebeple ilk etkinin aslında emtia fiyatlarında görülmesi tesadüf değil. Çin açıldıkça üretim için gerekli olacak ham madde ihtiyacı; yaşamak, iletişim kurmak, seyahat etmek için gerekli olacak ham madde ihtiyacı artacak.
Çin’in Covid sınırlamalarını azaltmaya başlamasıyla, önemli şehirlerde metro kullanımı artmaya başladı.
Çin’in sınırlamaları azaltma kararları almasında ‘hem Covid geçirip iyileşme oranlarının çok yüksek olması hem de ölüm oranlarının düşük olması’ etkili oldu diyebiliriz.
Diğer yandan günlük Covid sayılarında hâlâ net bir azalma görebilmiş değiliz.
Güncel Covid enfekte insan sayısı hâlâ oldukça yüksek seviyelerde ancak durum stabil ilerliyor. Daha önceki yazılarımızdan Çin’deki politik gelişmeleri ve açılıma iten faktörleri de okuyabilirsiniz.
Tüm bu veriler destekleyici olsa da en önemli itici faktör aslında Çinli vatandaşların tepkileri oldu. Çünkü bu tepkiler artık Covid kapatması tepkileri olmaktan çıkıp adeta demokrasi ihtiyacına yönelik tepkilere dönüşmeye başlamıştı. Haliyle Çin bunun riskini almak istemedi çünkü bu ciddi anlamda Çin yönetimi ve hükümetine karşı bir ayaklanmaya dönüşebilirdi.
- Geçmiş yazılarımda bu konuları detaylı konuşmuştuk.
Wall Street’in beklentisi, Çin hükümetinin açılımı desteklemek için para basma politikası güdeceği ve ekonomiyi destekleyeceği üzerine kurulmuş durumda. Tedarik zincirlerinin yeniden açılarak sağlıklı bir şekilde işlemesinin, resesyonu engelleyeceği ve özellikle Avrupa ekonomisini destekleyeceği düşünülüyor.
Ben öncelikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde bu etkiyi göreceğimizi öngörüyorum. Turizm ve ticaret, emtia ile beraber ilk alanlar olacak.
Çin’in etrafında olan ama özellikle Çinli turistlerin uğrak yeri olabilecek ülkeler; örneğin Tayland, Malezya, Singapur ekonomilerinin bundan olumlu etkileneceğini düşünmek gerekiyor. Bu ülkelerdeki turizm sektöründe hizmet veren şirketlerin kazançlarının olumlu etkileneceğini düşünebiliriz. Aynı zamanda para birimlerinin değer kazanması da söz konusu olabilir.
Öte yandan bakır üretiminin merkezi konumundaki Şili’nin Güney Amerika ekonomisine olumlu etkileri olması bizi şaşırtmaz. Şu anda dünyanın en önemli bakır tedarikçisi konumunda olan Şili’nin bakır üretimini ve dolaylı olarak ham madde ihracatını 2030 yılına kadar maksimum seviyeye çıkarması planlanıyor ve önümüzdeki yıllarda da ihracatın devamlı artacağı düşünülüyor.
Avrupa da en başta belirttiğimiz gibi Çin’in açılmasından faydalanacak bölgelerin başında geliyor. Yani avronun, dolar karşısında daha kuvvetli kalabileceği düşünülebilir.
Fakat bütün bu olumlu etkiler düşünülürken enflasyonda azalmayı hemen göreceğimizi düşünmüyorum. Özellikle petrol fiyatlarındaki artış hem FED’in elini hem de Avrupa’nın elini zora sokabilir. Beklenen pivot tarihlerinin uzamasına ve 1970–1980 yıllarında ABD’nin enflasyonla mücadelesine benzeyen bir formasyona sebep olabilir.
Petrol fiyatları, eğer yıllık fiyat grafiğini 2023 yılında da devam ettirirse -ki Çin’in açılmasıyla beraber çok olası gözüküyor- o zaman 2023 yılının ortasına doğru tam da Wall Street FED’den pivot beklerken petrol fiyatlarındaki artış buna izin vermeyebilir.
Özetle 2023 yılında Çin’in açılımı çok yakından takip edilmeli ama Wall Street anlatılarına tutunmaktansa gelişimi yavaş yavaş takip etmek ve olası etkilerini objektif bir şekilde değerlendirmekte yarar görüyorum.
-Kripto Mevsimi
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı