Amerika Birleşik Devletleri’nin bir sonraki başkanlık seçimi 5 Kasım 2024 Salı günü yapılacak. Bu, dört yıllık bir dönem için bir başkan ve başkan yardımcısının seçileceği 60. başkanlık seçimi olacak. Seçim sonuçlarından zaferle çıkan başkan, 20 Ocak 2025 tarihinde göreve başlayacak.
ABD başkanlık seçimleri, piyasalar üzerinde genellikle olumlu bir etki yaratma eğilimindedir çünkü seçimler genellikle belirsizlikleri giderir ve yatırımcılar için daha öngörülebilir bir politika çerçevesi sağlar.
Özellikle 2021 yılından bu yana piyasalarda FED’in hakimiyetinde geçen bir süreç yaşıyoruz. 2019 Covid krizinden beri çok ciddi bir enflasyonist (parasal genişleme) sürece girildikten sonra 2021 sonu itibarıyla FED, faizleri arttırmaya ve piyasaya sürdüğü para miktarını kısmaya başladı.
Şu anda her ne kadar enflasyon kontrol altında ve Fed faizleri daha fazla arttırmayacak hatta düşürecek gibi gözükse de Fed’in faizleri ne zaman indirmeye başlayacağı, parasal daraltma sürecini ne zaman tersine çevireceği konusu piyasa ve yatırımcılar tarafından dikkatle izleniyor.
Beklenen faiz indirimlerinin mayıs ayı toplantısı itibarıyla başlaması, piyasalar tarafından en yüksek ihtimal olarak görülüyor. Tarihsel Fed faiz döngüleri bize Fed’in faizleri genellikle bir kriz eşliğinde ya da yaklaşan bir tehlikenin görünmesi sonrasında indirdiğini de göstermiştir. Dolayısıyla Fed faiz indirdi ve yelkenler fora olarak algılanmaması gerekir fakat her halükarda Fed’in faizleri ne zaman indirmeye başlayacağı ve parasal daralma stratejisini ne zaman sonlandıracağı önemli olacaktır.
Fed’in faizleri dengede tuttuğu dönemi, 2023 yılının başında, “geçici iyimserlik dönemi” olarak adlandırmış ve aynı zamanda Fed’in faiz indirimlerinden sonra piyasaların tepkilerini daha önce incelemiştik.
Kısa ve Orta Vadeli Yol Haritası içeriğimize buradan ulaşabilirsin.
Şimdi bu sürecin sonuna gelirken yaklaşan dönüşümü de yakalamak, yatırımcılar için oldukça önemli olacak.
Geçmişte ABD başkanlık seçimleri, genellikle yatırımcıların politika eğilimleri ve liderlik konusundaki belirsizliklere tepkileriyle yani piyasadaki oynaklıkla ilişkilendirilmiştir. Son 20 yılda, seçimler genellikle piyasa için netlik ve çözüm sağladığı için piyasalarda genel bir yükselişe neden olmuştur. Ancak 2000 yılındaki seçim bir istisna olmuş ve sonuçların tartışmalı olmasından kaynaklanan uzun süren belirsizlik nedeniyle piyasalar duruma olumsuz tepki vermiştir.
ABD seçimleri ve piyasa dinamikleri arasındaki muhtemel ilişkiler incelendiğinde, bazı örüntü ve faktörler öne çıkar:
Politik Belirsizliğin Azalması: Seçim öncesinde genellikle yüksek olan politik belirsizlik, seçimin sonuçlanmasıyla azalır. Yatırımcılar, politik belirsizlik azaldıkça piyasalara daha fazla güven duyar.
Yeni Politikalar: Yeni seçilen bir başkan, ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi hedefleyen yeni politikalar önerme eğilimindedir. Bu, genellikle vergi indirimleri, altyapı harcamaları veya diğer ekonomik teşvikler şeklinde olur.
Yatırımcı İyimserliği: Seçim sonuçlarının ardından, yeni yönetimin uygulayacağı politikalara dair iyimser beklentiler oluşabilir. Bu beklentiler, hisse senedi piyasalarını olumlu yönde etkileyebilir.
Yatırım Akışı: Yeni bir hükümetin reformlar yapma ve ekonomik büyümeyi destekleme ihtimali, yerel ve yabancı yatırımcıları cezbedebilir.
2000 yılında gerçekleşen ABD başkanlık seçimleri ise piyasalar üzerinde olumsuz bir etki yarattı. Bu tarz farklılıklar da mutlaka değerlendirilmelidir çünkü her dönemin özellikleri farklı olabilir.
Seçim Sonuçlarındaki Belirsizlik: 2000 yılındaki Bush-Gore seçimi, Florida’da oyların yeniden sayılması gerektiği yönündeki tartışmalar nedeniyle ciddi bir belirsizlik yarattı. Seçim sonuçlarının belirsizliği haftalar sürdü ve bu durum piyasalarda istikrarsızlığa yol açtı.
Hukuki Mücadeleler: Seçim sonuçlarının mahkemeye taşınması ve Yüksek Mahkeme’nin kararı geciktirmesi, piyasalarda daha fazla belirsizlik yarattı.
Riskten Kaçınma: Yatırımcılar genellikle belirsizlik dönemlerinde riskten kaçınma eğilimi gösterir. Bu da hisse senetlerinden çıkış ve daha güvenli varlıklara yönelimi beraberinde getirebilir.
2000 yılındaki seçimle ilgili belirsizlik, özellikle teknoloji balonunun patlaması ve ekonomik durgunluk gibi dönemin diğer ekonomik koşullarıyla birleştiğinde, piyasalar üzerinde olumsuz bir etkiye neden olmuştu. Seçim döneminin getirdiği olumsuz koşullar da bu etkiyi kuvvetlendirmişti.
Şu an yine bir teknoloji balonunun etkisindeyiz desek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Muhteşem 7’li şirketin öncülüğünde ilerleyen bir endeks görüyoruz. İlk 500 şirkete baktığımızda özellikle Nvidia (NVDA), Microsoft (MSFT), Apple (AAPL), Alphabet (GOOGL), Amazon (AMZN) gibi dev şirketler endeksin kalanından ciddi anlamda ayrışıyor. Bunun genellikle AI (yapay zeka) ve çip endüstrisindeki gelişmeler, olumlu beklentiler dolayısıyla gerçekleştiğini de unutmamamız gerekecek.
Bu 2 sektörde olacak gelişmelerin ne kadar balon ya da gerçek üretkenlik getirebileceği izlenmeli. Çünkü ya yeni bir üretkenlik dönemine geçiş yapacağız ve yapay zeka öncülüğünde teknolojide, iş hayatında ciddi gelişmeler olacak önümüzdeki yıllarda, ya da yapay zeka olumsuz taraflarıyla öne çıkacak ve aslında bu büyük beklentilerin karşılığını veremeyecek.
Kripto Mevsimi –
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı