Sübvansiyon, devlet tarafından kurumlara ya da kişilere yapılan karşılıksız mali yardımlardır. Terime dair detaylı bir açıklama yapmadan önce bu desteğin hangi yöntemlerle verildiğinden bahsetmek gerekir. Sübvansiyonlar; mal, hizmet veya para şeklinde gerçekleştirilir. Mal ve hizmet biçimindekiler ayni, doğrudan parayla yapılanlar ise nakdî yardım olarak sınıflandırılır. Geri ödemesiz krediler ve vergi muafiyetleri nakdî desteğin örneğini oluşturur. Tüketicilere verilen giyim ve gıda yardımları ise ayni nitelik taşır.
Fransızca kökenli bir kelime olan sübvansiyon, “destekleme” anlamına gelir. Sübvanse etmek ise kavramın yaygın kullanımlarından biridir. Devletler sübvanse çalışmalarıyla üreticilere ve tüketicilere destek verir. Tüketicilere yapılan yardımlarla ekonominin durgun olduğu dönemlerde vatandaşların maddi açıdan zorluk çekmemesi hedeflenir. Üreticilere verilen desteklerin temelinde ise bir iş kolunu geliştirmek ya da iç piyasayı hareketlendirmek gibi amaçlar yer alır.
Sübvansiyon Neden Uygulanır?
Devletler, çeşitli ekonomik ve sosyal politikalar çerçevesinde kişilere ya da kurumlara yönelik mali destekler sağlar. Sübvansiyon olarak adlandırılan bu desteklerle iç ve dış piyasalardaki dengeyi korumayı çalışırlar. Fiyat artışlarının olduğu bir dönemde tüketicilere yapılan yardımlar, sübvansiyonun bir örneğini oluşturur. Enflasyon rakamlarının bir hayli yükseldiği zamanlarda kişilerin alım gücü düşer. Buna bağlı olarak da gıda ve giyim gibi temel ihtiyaçlara ulaşmak zorlaşır. Söz konusu dönemlerde verilen ayni ve nakdî desteklerle vatandaşların maddi açıdan refaha kavuşması sağlanır.
Ülke ekonomisinin temel taşlarını tarım, sanayi ve hizmet gibi sektörler oluşturur. Bu sektörlerdeki aksamalar hem iç hem de dış piyasada zorluklara sebebiyet verir. Bu nedenle devletler, sübvansiyon kapsamında üreticilere de mali destekler sağlar. Bu desteklerle ülkedeki üretim dengesini korumak mümkün hâle gelir. Üreticilere verilen düşük faizli krediler bunun bir örneğini oluşturur. Sübvansiyon kredisi olarak bilinen bu desteklerle üreticinin yüksek maliyetler nedeniyle zarara uğraması önlenir.
Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler
Sübvansiyon Türleri Nelerdir?
Sübvansiyonun farklı özellikleriyle birbirinden ayrılan türleri bulunur. Bu ayrımda mali yardımın yapıldığı kişi ya da kurum belirleyici olur. Devlet, ithalat rakamlarının ihracatın üzerine çıktığı yani dış ticaret açığının meydana geldiği dönemlerde bazı ekonomik politikalara başvurur. İhracat sübvansiyonu, hâlihazırda mal ve hizmetlerini yurt dışına pazarlayan veya bunun için çalışmalarını sürdüren işletmelere mali destek sağlar. Böylece devlet, işletmeleri ihracata teşvik eder ve dış ticaret açığı gibi sorunların önüne geçer.
Sübvansiyon türlerini dolaylı ve doğrudan olmak üzere ikiye ayrı şekilde incelemek de mümkündür. Dolaylı sübvansiyon, devletin bir ürün ya da hizmetin piyasada daha düşük fiyatlarla satılması için üreticilere ve tüketicilere yaptığı mali yardımları ifade eder. Üreticilere kredi süreçlerinde sağlanan ödeme kolaylıkları bu kapsamda değerlendirilir. Doğrudan yani dolaysız sübvanse ise birim üretim başına verilen nakit desteği gibi yöntemler aracılığıyla gerçekleştirilir.
Sübvansiyon Örnekleri Nelerdir?
Sübvansiyon örneklerine devletin sosyal ve ekonomik amaçlar doğrultusunda düzenlediği politikalarda rastlanır. Bunun en çok bilinen örneklerini üreticilere verilen düşük faizli krediler oluşturur. Söz konusu uygulamalarla ülkedeki üretimin artması ve sürekli hâle gelmesi amaçlanır. Öte yandan tüketicilerin refah seviyesini yükseltmeye yönelik politikalar çerçevesinde yapılan mali yardımlar da bulunur. Sübvansiyon örneklerinden bazılarını aşağıda görebilirsiniz:
- İhracatı desteklemek için döviz girdisi başına ödeme yapılması
- Maliyet avantajı sağlamak için üreticilere ucuz girdi tedarik edilmesi
- Düşük faizli ve geç geri ödemeli kredi desteği verilmesi
- Tüketicilere geri ödemesiz maddi destek sağlanması
Sübvansiyonlara genelde ülkedeki üretim ve fiyat istikrarı gibi unsurları sağlamak için başvurulur. Ayrıca bu mali yardımlar, yerli üreticiyi zorlu bir rekabetin olduğu uluslararası pazarda korumak gibi amaçlar doğrultusunda da yapılır. Devletin dış piyasaya açılmak isteyen işletmelere gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti sağlaması bu kapsamda yer alır.