Finans sektöründe sunulan hesap çeşitleri, işlevleri doğrultusunda birbirinden ayrılır. Katılım bankacılığı olarak adlandırılan sistem, fon kullanımı ile kâr eldesi sağlayan projelerden biridir. Kâr ve zarara katılma usulüyle gerçekleştirilen bu sistem, faizsiz bankacılık olarak da adlandırılır. Faizsiz bankacılık sektörünün önemli kavramlarından biri kâr payıdır.
Kâr payı; tasarruf sahiplerinden toplanan fonların, ticaret ve sanayide değerlendirilmesi sonucu elde edilen kazancın birikim yapmak isteyen kişilere paylaştırılmasıdır.
Katılım bankacılığı, faize değil kâr esasına dayalı olan bir sistemdir. Bu sistemde bankalar; ticaret, ortaklık ve finansal kiralama gibi yöntemlerle tasarruf sahiplerine fon kullandırır. Birikim yapmak isteyen kişilere, havuzdan toplanan fonların kullandırılması sonucu doğan kâr ve zarar dağıtılır. Kâr payı diğer bir adıyla temettü, bir şirketin yıllık faaliyet dönemi sonucunda elde ettiği net kazanç üzerinden sağlanır. Söz konusu sistemde kâra ortak olan tasarruf sahiplerinin elde ettiği kazanç, hisse paylarına göre değişiklik gösterir. Kâr payı oranları, kişinin yatırım miktarına ve birikim hesabına bağlı olarak belirlenir.
Katılım hesabı, faiz hassasiyeti bulunan birikim sahipleri açısından avantajlı bir seçenek olarak ön plana çıkar. Kâr payı sisteminde, finansmanın değerlendirildiği tüm işlemler faturalandırılır. Faturalı bir şekilde çalışma prensibi sayesinde ise resmî olmayan ticari işlerin önüne geçilir.
Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler
Kâr Payı Nasıl Hesaplanır?
Kâr payı hesaplamasında mevduat sistemlerindeki gibi önceden belirlenen oranlar söz konusu değildir. Katılım bankalarında tasarrufun cinsi ve vade sayısı gibi hususlar göz önünde bulundurularak para havuzu oluşturulur. Tasarruf sahiplerinin ihtiyaç duyduğu finansman desteği de ilgili havuzdan sağlanır. Kâr payı hesabı için ortaya çıkan kazanç veya zarar finansmanın kullanıldığı havuza ait olan hesaplara dağıtılır.
Kâr payı hesaplamasında anapara ve sabit bir getiri önceden taahhüt edilmez. Tasarruf sahibinin kazancı vade sonunda kesinleşir. Örneğin 100.000 TL’lik kâr payının 95.000 TL’si hesap sahibinin kalan 5.000 TL ise bankanın olur. Katılım bankalarının çalışma prensibinde kesinlikle faiz yoktur. Yalnızca ticaret ve sanayi gibi alanlarda değerlendirilen paranın kârı, tasarruf sahibinin hesabına yansıtılır. Aynı şekilde para işletilirken oluşan zarar da hem müşteri hem de banka tarafından ortaklaşa paylaşılır. Zarar edilen durumlarda müşterinin katılım hesabındaki para miktarı düşebilir.
Kâr Payı ve Faiz Arasındaki Fark Nedir?
Faiz, banka hesabına yatırılan anaparanın belirli bir vade sonucunda elde ettiği getiri olarak tanımlanır. Faizde, borç veren taraf vade ve kâr oranını belirler. Borç alan taraf ise belirlenen oranları kabul ettiği için bir uzlaşma söz konusudur. Faizsiz kazanç esasına dayalı olan kâr payı ise ilgili taraflarca belirlenen vadeye kadar anaparadan elde edilen kazancın, anlaşılan oranda dağıtılan kısmını temsil eder.
Kâr payına dayalı olarak işleyen banka sistemlerinde, faizin aksine vade dolduğunda anaparanın ne kadar kazanç getireceği belli değildir. Ayrıca kredi ile finanse edilen projelerden zarar edilmesi de ihtimal dâhilinde bulunur. Özetlemek gerekirse faiz ve kâr payı arasındaki fark, vade sonunda kazancın taahhüt edilmemesidir. Kâr payında kazanç oranı paranın değerlendirildiği projenin verimliliğine göre değişiklik gösterir. Yatırım yapılan projenin kâr oranı düşükse tasarruf sahibinin elde edeceği kazanç da az miktarda olur.
Katılım bankaları tarafından sunulan kâr payında, satışlardan veya değer kayıplarından doğan zarar hesap sahibinin birikim hesabına yansıtılır. Ancak faiz usulüyle işletilen banka hesaplarında herhangi bir değer kaybı olmadan önceden belirtilen oranda miktar birikime yansıtılır. Dolayısıyla faiz sisteminde vade süresinin sonunda anaparanın kazancı net bir şekilde bellidir.